Bacak sızlatan alıştırmalar ve kemik sızlatan soğuklar ardından odama, yatağıma, battaniyeme, yatakucu lambama, efendim fotokopi metinlerine falan dönmek şahane bişey. Kış oldu hala ays tiğ içiyorum, biri bana demlik alsın. Demliklerin ev kadınlarıyla olan bilindik diyalogları çok manalı geliyo. Zaten mutfak denen o mekan çok anlam ve hissiyat dolu. Bir refleks haline gelen tezgah silmeler, öğrenci başına utanmadan yemek uydurmalar, pişirmeler, ev ahalisiylen mutfakta oturup konuşmalar uzun uzun -oysa odan var yani di mi- ama yok alan daraldıkça insanlar yakınlaşıyo, her iki anlamda da. Neyse efendim oda arkadaşlarımdan Lale'nin kahve pişirmek için çok güzel bir demliğimsi aleti var, bi de nefis kahveler alıyo ki sormayın. Bekleriz bile derim, hatta bigün böğüngonuşanlar zirvesi yapalım. Neyse ne diyorum mutfak. Sarı bez kompozisyon sınavında mutfağın bir özelliğine değinmiştik. Gelin şimdi fayanslara değinelim. Mutfak fayanslarının insan ruhu üzerindeki etkileri ve ev kadınlarının psikolojisi üzerine zırvalar bekliyorum herkesten. Özellikle de sevgili sosyologumuz Pınar hanımdan ve eylembilimcimiz Kadeşüt beyden. Bununla birlikte Tozlu, Pudra ve Pörl'ün ilk sınavları olucak sanırım. Kendilerine başarılar dilioruz efem.

0 makbule:


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır