Dun.


Dun sabah anahtarimi almadan evden cikma gafletinde bulunup, elimde 4 sandvic kendimi place monge 87 numarali evin yesil kapisinin onunde Parislilerin ezici bakislari altinda beklerken buldum. Les gibi kokan ve de sabah kahvaltisini insan icinde yemeye cesaret edemeyen kucuk bir adamcagiz izlenimi vermekten baska bir halta yaramiyordu varligim. Beklerken ilginc bir karsilasma oldu. Liseden iki arkadasim beni gordu ve de 2 saat boyunca beraber yesil kapinin onunde konustuk. Gidemiyordum baska bir yere, cunku eger gidersem evden cikacak olan Neno'yu kacirir boylece de butun gun disarida pijamalarla dolanmak zorunda kalirdim.

Neno Ingiltere'den doneli 4 ya da 5 gun oluyordu. Ilk iki gun babasi sehir icinde oldugu icin surekli onun yanina gitti ben de evdeki biblo durusumu korudum. Uyuyordum, oyun oynuyor ve de bekliyor. Sonra babasi gitti ancak bu sefer de hasta oldu. 3 aydir gormedigim en yakin arkadasimla gecirdigim ilk 5 gun yeteri kadar monoton olmustu. O gun ise sandvic almasini istedigimde bir kac gundur agzina takilmis olan "boyle bir seyin olmayacagini biliyorsun di mi?" susturucu ibresiyle sessizce ayakkabimi giymeme ve de sokaga o sinirle firlamama sebep olmustu. Varoluscu bir sekilde anahtari almayi unutan bendim.

Sonra iki insani da eve cagirdim, Neno da kalkti dersine gitti. Oturduk konustuk ve de sonra disari ciktik. Elimdeki hediye ceklerini kullanarak kitap doldurdum cantama bir suru. Birer chocolat viénnois icerek gunu tamamladik. Iki arkadasim da siniflarini geciyorlarmis, gelip de yapabilenler varmis, insanlar ilerliyormus derken arkadasimin telefonu caldi. Telefonu ingilizce acmasi disinda hic fransizca konusmadigini farkettim. Sordum; "siz fransizca konusmuyormusunuz?"

Hayir, fransizcamiz cok kotu, sadece gerekli oldugunda konusuyoruz. . .

Bunun ustune kendimi sorgulamaya basladim. Basarisiz hissettim bir an. Entegre olamayan, kiymik yaratan ve de normal olmayi beceremeyen basurlu bir cocuk oldugumu dusundum. 3 gundur de kan akiyordu bu arada, oturmakta zorlaniyordum. Asiri seks? Yo hayir hayir, sanilanin aksine annemin kuzenimle yolladigi sucuklarin extra acili olmasinin yarattigi bir sonuctu bu durum.

Neno eve geldiginde uyuyordum pembe duvar kagitli odada. Karsidan veterinere giren cikan kopekleri izlerken ve de acaba ne zaman benim boyle bir kopegim olacak diye hayaller kuruyorken uyuyakalmisim. Uyandigimda neno uyuyordu. Sabah 4 gibi. Her gun sabah 4'e dogru uyandigimi soylemis miydim?

Sikildim ama sesimi cikarmadim. Sessizce uyanmasini bekledim. Saat 8 oldu. Evde su yok, yemek yok. Alisveris yapilmasi lazim, son 4 gundur bu halde ev. Domino's pizza'dan yine bir seyler ismarlanmis ben de kirintilari supurdum ancak cidden hem cebe zarar hem de buyuk bir tembellige itiyor insani. Neno'ya yalvardim kalk kalk 10'da derse gideceksin. Uyandi. Mahmurdu. Mahmurlugu yaklasik 12'ye kadar surdu. Derse de gitmedi, almasi gereken ilaci da almadi, su da yoktu musluk suyu ictik yine ve yemek yemeden oyle bekledim kendisini. Her uyanip ayaga kalktiginda bir sekilde beni yataga tekrar sokuyor ardindan da benim histerik sekilde firlamamla yataktan kendisi orada kalikaliyordu.

Ben gidiyorum dedim. Kalkti. Giyindi. Ben hastayken beni yalniz mi birakiyorsun dedi. Bavulumu hazirladim. Cevap vermedim. Taksi cagirdi. Gunes altinda hayatimin en guzel taksi gezisini gecirdim elimde mavi tekerli agir bavulum gare du nord'a gelisim bir sekilde sakinlesmeme sebep oldu. En iyisi buydu. Kendi evime gitmem gerekti islerim vardi. Yapmam gereken bir universite basvurusu.

Sonuc; Farkettim ki herkes degisiyor, pili pirtiyi toplayip Paris'ten trenle Lille'e geldim. Kapimi actim. Kitabimi aldim. Uyudum.



Nefes.
Nefes.
Nefes.

4 makbule:

  1. vuslat dedi ki...

    kuzucuk, pek na-oranj gördüm seni, içim burkuldu, bileğim zaten burkuktu, geçen acile gittim, kaza geçirmedim diye almadılar beni biliyo musun?

    bak sana buradan açık teklif, mektup yaz bana. brandon hanımefendiyle yazışıyorduk ne güzel ama kendisi hayırsız çıktı, aldığım bi sürü güzelim zarf da kağıt da yalan oldu. fırk.

    neyse, teklifim ciddidir, iyi düşün, çok eğlenceli oluyor doğrusu mektup beklemek...  

  2. Brandon dedi ki...

    hadi lan en son ben yolladım sana cevabı yok hala ortada. yoksa gelmedi mi lan yolladığım?  

  3. vuslat dedi ki...

    gelmedi bişi en son ben yolladım sana. yeme beni acur turşusu.  

  4. Brandon dedi ki...

    yemin ederim finallere çalışmaya başladığım gün 4 sayfalık mektup yazıp yolladım. şahidim var sorabilirsin. (bknz. fark yaraları) kar yağdığı gün kütüphanedeydik, bunu hatırlatırsan o da evet evet gördüm yazdı diycektir. hııh.  


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır