Bir keresinde bir arkadasimi intihardan dondurmek icin ergenlik donemlerinde bir tavsiyem olmustu. Madem intihar ediyorsun o zaman gel bana once planini bir kagida yaz ben olur, olmaz diyeyim ondan sonrasina bakariz demistik. Yardimci da olurum sana istedigine ulasman icin ama oncelikle kesinlikle istediginin bu oldugundan emin olmam gerekir demistim. Nihayetinde onemli bir karardi bundan dolayi ikna edici bir intihar senaryosu ile karsima gelmesi lazimdi. Yillar sonra ayni aktiviteyi kendim gerceklestirmek istedim, boyle bir eyleme ne kadar egilimim vardi ya da cidden bunlari dusunmus olabilir miydim sorularina cevap ararken daha farkli noktalardan konuyu ele almaya basladim.
Buyuk baslik: istek.
Yaninda bir percem: karar vermek.
Bilmiyorum, bu gece ilk once olum mektubumu yazmak istedim yeteri kadar cabalamaktan ziyade oturup vakit oldurmek daha yararliydi. Evet. Neden bir sekilde insanlarin bana bakip benden nefret edeceklerini dusunmek gibi ergenlikten gelen bir travma sahibiyim. Hatta kimlik sorunu olan bir pelusum var. Onun da adi travma. Birden olumun resmini cizmek istedim. Olmadi. Cok sacma fikirlerimizi duzenleyemiyoruz bile. Bilincaltimin raflari nerede? Ya da zaman dedigimiz o nizam getirmesi gereken unsurumuzdan ne haber? Yoklar, cok basit yok olmuslar.
Betimleme yapamam. Kendimi bildim bileli yapmam. Gorduklerimi anlatamam, cizemem de. Sizin gercekliginize ait degilim. Ne yazik ki. . . Ben Pidi Rowls'un gercekligindenim. O kim? Betimleme yapamam.
Sonra bir adama sordum. Beynim cok mu hizli isliyor? Nasil oluyor da bu kadar soru sorup cevapsiz ve aciz kalabilir ki insan. . . Sokaktaki bir adama sordum; hey dostum derdim ne benim? Amerikanvari oldu dediler. Kameralara oynuyorsun, isiklar ustune vurmus dediler. Yalan. Yalan diye bagirdim ve aglayarak o sahneden de uzaklastim.
Ne zaman olecegim yenge? Ellerimi kavusturdum ve tesbihimi cevirerek sordum. Beyaz coraplarim goze batmiyordu. Hayir, batmiyor. Cok guzeller dedim kendime. Gurur duymaya calistigim oldugum ya da olabilecegim hersey ile. Nafile. Ben de nargile tutturmeye devam ettim. Onumdeki yengeyi de aldilar, goturduler siyah kiyafetli adamlar.
Sonra bir dilenci vardi. Her gun ayni saatte ayni yerden gecen adamlardan degilim. Bazi gunler bazi saatler bazi yerlerden geciyorum ama tekrar edince kulaga igrenc geliyor bu yaptigim sey her ne ise. Bazen gecerken dilenci var. O oldugunda hep gelir bana sigaran var mi diye sorar. Aglayan kopek gozleri ile degil, efendiye bakar gibi degil. Daha cok bana sigara ver emredici gozleriyle. Artik hayata bir fransizin bezginligi ile bakabiliyorum bu yuzden kendisine direk olarak hayiri cakar yoluma devam edebilirim. Buna da at gozlugu takmak diyebiliriz. Duyarliligin nerede? Anaokulunda duyarlilik dersi almadim, kimse gulmeyi de ogretmedi bana. Ondan. Ne onemi var ki? Ben bu gun bilincaltimda, dilenciye dogru yurudum. Hey sen dedim ama unlemsiz bir hey sen oldu agzimdan cikan. Sonra durdum. Sigara ister misin dedim. Istedi ama gozlerini asagi egdi. Verdim. Saol. Gittim.
Atla! dedi bir balik digerine. Bunlar atlayabilen baliklardi. Sanilmasin ki kelimelerle aram cok iyi. Sadece hizli dusunuyorum sanirim. Duzensizim ve de her gecen gun bir jole edasinda iskeletimden ve de beni nizama getiren her turlu uzuvumdan kurtuluyorum. Dogru. Mide bulandirici.
Bundan sonra sekiz adim daha ilerleyeceksin ve de yukaridaki hoparlorlerden adini haykirdiklarinda hizli bir sekilde kendini yere kapayarak "ben yapmadim, ben yapmadim" diyerek aglayacaksin. Sana cilekli pasta getirecekler. Kremasini bol koysunlar istersen.
Atlayan baliklari ikinci kapidan girince sola bakarsan gorebilirsin. Ikisini de kurutup oraya astik. Kefaller genelde atlar bazi rivayetlere gore ama onun metaforu dahi kokustu artik, ben sana bu odadaki nem oranindan ve de ucan baliklardan dolayi pek tavsiye etmiyorum bilincaltimin kuzey kanadini.
Sonra kalkip gideceksin.
Bu yaziyi yazdigim icin benden nefret edeceksin.
Ben de eve kapanacagim. Sonra gelecekler.
Zorla ac elmas kutunu goster diyecekler.
Ben de kukumu gosterecegim.
Bilincaltimin kukusunu.
Cunku anlamamis olacagim ya da cidden elmaslarimi gostermek istemeyecegim.
Sonuc: sasiracaksin.
valla artık bi yerlere içimi dökmek istiyorum, asabiyim zira hastayım çok fena... öncelikle hatırlama ve konuşma problemleri + baş ağrıları için gittiğim nörolog beni beyin mr'ına yolladı, sonuçları da aha yanımda ama anlamıyorum tabi, raporda "bilateral inferior konkalarda hipertrofi" yazıyor koyu renkte, hipertrofiyi okuyunca bi panik oldum tabi zira kendisi kontrolsüz büyüme anlamına gelmekte ancak konka'nın burun olduğunu çözünce paniğim bir anda yok oldu, gülmeye başladım... yarın sonuçlarımla gidicem nöroloğa, bakalım ne dicek?
sonra sistit oldum, ki hayatta cidden en nefret ettiğim şeylerden biri bu. gidip işiyosun, daha fermuarını çekeren gene deli gibi çişin varmış gibi hissediyorsun, oysa sadece 2 damla var. çişini tutma performansın yarıya, hatta çeyreğe düşüyor ve abuk subuk anlarda koşturup duruyorsun ve gene iki damla bişi çıkıyor. nefret ediyorum dostlar...
ve en sonuncusu: iki gün önce minik minik öksürüyordum, sonra akşam üzeri bir saat içerisinde deli gibi halsizleşip böhür böhür öksürmeye başladım. tabi çıkan balgamların rengi hakkında yorum yapmak istemiyorum (özellikle 22 yaşında 9 yıllık bir sigara kullanıcısı olarak)
allah allah kontesi kim sikti derkene gece öksürüklerle dolu, deli terlemeceli uykusuz saatler yaşayınca sabah sevgiliyi dürtüp sağlık ocağına gidişimde eşlik ettirdim. direkt bronşlarıma inmiş soğuk algınlığı, çok dikkat etmem gerekiyor imiş. ilaç yerine iğne yazdırdım hem midem tecavüze uğramasın hem de çabuk etki etsin diye. bir de garip bi şurup verdi, şişenin içinde toz var, kaynayıp soğumuş su döküyorsun, yarım saat sonra bi daha biraz ekliyosun, süfer bi karışım oluyo. bu şurubun özelliği öksürüğü kesmek değil iyice açarak bütün o korkunç sarı şeyleri açığa çıkartmak. işin enteresan tarafı, kullandığımdan beri öksürük balgamlarım azaldı, yalnız burnumdan çıkan şeyleri (ki kendilerini sümük olarak nitelendirmek sevimli tataklarımıza hakaret olur, kendileri yaklaşık işaret parmağım büyüklüğünde koyu sarı garip şeyler) korkuyla izlemekteyim, sinüziti olanlara tavsiye ederim, her yeri boşaltıyor. yalnız bronşlarımdaki balgamlar burnumdan nası çıkıyor onu anlamadım.
iğnem daha enteresan, böyle retro tarzda hani ampulün yanında bir de beyaz toz dolu mini bi şişecik olur ya, onlardan. antibiyotik iğnesinin delice yakmasını kesmek içinmiş o toz. küçüklüğünde benim gibi her dakika linkosin (bu muydu adı acaba?) iğnesi olan var mıydı? o geldi aklıma ama onun tozu falan yoktu yanında...
iğne buna benziyo, adı farklı gerçi, bi de 1 gram kendileri.....
valhasıl canlar, bu iğrenç yazıyı sona kadar okuduysanız öncelikle sağolun, sonra da yazının anafikrini es geçmeyin: deli gibi salgın var, kendinize dikkat edin, bol bol taze sebze-meyve ve bal yiyin. türkselle hayat bağlanın. yoncimikle boza için. bana da getirin.
içim üşüyo lan!
hipokrat sizinle olsun...
edit: beynimde bişi yokmuş, kıçım kevgire döndü iğnelerden, üstüne regl oldum, dün gece saat 00.30'da öğrendiğime göre bu sabah 11.45'te finalim var, şu anda saat 11.48, 3 senedir hayatımın anlamı olan 20 gb'lik mp3 player'ım bozuldu, sevgilimle kavga ettim, kurşun dökmeyi bilen var mı? varsa altına tas koymadan kafama döker mi?
Neler oluyor hayatta okurlar! Şablonlar değişmiş, değişik adlı kişiler gelmiş ben burayı görmeyeli. İnsanlar hala 1000 kelimelik yazılar yazabiliyor, bi de bana bak. Stresliyim az. X'lerime geçiyorum.
Streç XXXX
Çeviri XX
3 saat yemek yapmak XX
Müzik <3
We are brothers forever şarkısını söyleyen kostümlü adam XXXXX
Nefret X
spread the love.
spreeeaaaddd the love.
(barry white sesiyle duyulması şiddetle önerilir.)
bizim ağızlarımız var. ilhan uçkanınki gibi kocamaaaan olmasa da kocaman olan. gülen. gülme şeklinde açık ağızlarımız var. ama yılmaz erdoğan'a "gülüşünde bir mana var saklayamazsın.." dizelerini yazdıran cinsten bir gülümseme değil bu. mutluluktan da değil bu gülümseme. olsa olsa farkında olmamaktan kaynaklanıyor. ama neticede gülümseme bunlar.
ikibinyedi yılını ülkemiz adına "gülümseyerek" geçirdik bence.
kaptırık koyverdik kendimizi. hayvani yanlarımıza göz kırptık bolca. çokça aklımız karıştı. fazlaca dikkatimiz dağıtıldı.
ikibinyedi senesi haber anlamında gayet (!) verimli geçti medya dünyasında. bizim gözlerimiz yoruldu o haberden bu habere koşuşturmaktan. ağzımız yoruldu gülümsemekten.
eskiden.. çok eskiden.. masallarımız vardı, çocukluğumuzda. iyilerin hep-bir-şekilde kötüye fark attığı.. kötünün bir-şekilde cezasını bulduğu.. eskiden.. çok eskiden.. masallarımız vardı..
* ondokuz ocakta ne varmış hanım?
~ marketin et reyonunda indirim varmış.
* aman kaçırmayalım.
~ yirmidört ocakta da meyve-sebze reyonunda indirim...
* kesin gidelim.
yüzünüzde çarpık bir gülümseme, hissizce yaşamak niye?
background'u beğenmeme şansımız var mı?
eğer varsa ben üstteki sarı resmin böyle amerikan filmlerindeki ya da rap kliplerindeki arabaların plakalarını hatırlattığını söylicem, gerçi bu benim hayalgücümün manyaklığı ilen ilgili olabilir.
sonuçta, tutucuyum, geri dönülsün yau! hayatım siyahta geçiyor zaten...
Evet. Basliyorum.
Oncelikle iki ayri figur olarak algiladigimiz "kadin" ve "adam" konusundan girmek lazim. Bu iki butunu de beden ve de yuz olarak ikiye bolelim. Uzuvlar ise bedenden ayri incelensin, islevleri dogrultusunda getirileri olacagina inaniyorum. Kisacasi:
Gorunen nedir?
Bir icerik bolumu bunu izleyecek ve de nihayetinde sonuclanmaya yuz tutacak yazi yavasca fade edecektir. Burada da "gorulebilecek olan nedir?" sorusuna cevap aranacaktir.
A.Figurler
A1.Kadin ya da Yuce Kudret Figuru
Beden; ilk goze carpan yas kiyafeti seklinde siyah rengin egemenligi olacaktir. °Siyah esittir son esittir olum. Ama neyin sonu? Neyin olumu?
Bunun disinda durusun dik ve de destek verici oldugunun altini cizelim. Kare hatlara sahip kemikli bir bedenle karsi karsiyayiz, yuvarlak hatlardan yoksun. °°Yani tam anlamiyla kadinsiliktan uzak bir beden karsimizda duran.
Parildayan bir hac kolyesi ise gerdanda asili gozumuze batmaktadir. Kim bu pozisyonda bir kadina hac tasitabilir ki? Tabi ki de isin icine °°°dini ve de butun guzel cagrisimlarini sokmak isteyen fotografci.
Uzuv; Girdigi yer itibariyle yaygin "fisting" aktivitesinin tam kendisini gerceklestirmektedir. Escinseller arasinda yaygin olan bu aktiviteye icerik analizinde deginilecektir.
Yuz; Suratinda bir hosnutsuzluk ifadesi bulunduran bu kadinin bakislari ufukta bir noktada kaybolmakta, adamin hic bir bolgesini kesmemekte. Bu da acaba bu kadin nasil deligi buldu da icine elini soktu dusuncesini beraberinde getirmekte. Ancak onemli olan saclarin hafif ruzgardan arkaya dogru kaymamis oldugunu bilmektir. Bariz bir sekilde hatun sacini saga toplamis, kollari sivamis ve de ise girismistir. Yani bu aktiviteyi profesyonel ve de "sikilmis" bir sekilde yaptigi izlenimini vermektedir. Ayni zamanda sanki penetrasyon eylemini "nefret" ve de "intikam" gibi sayisiz nosyonla karistiran bazi kimseler yani "sapiklar" temasi yogunlukla islenmis gibidir. Bu alanda sanat baya yogunlasmistir, manyak ya da sacma olan her ne varsa belli bir yerden sonra sanatin konusu edilmistir. Sandra Sparks ise bu konuyu "In order to live with madness and survive, you must use the madness creatively." cumlesiyle kisaca ozetler.
A2.Erkek ya da Inek Pozisyonunda Sagilirmiscasina Erkekimsi Figur
Beden; Dairesel hatlar, ozellikle popo ve de kas bolgeleri, disa cikarilacak sekilde bir isiklandirma yakalanmistir. Bir yay gibi durmakta farkindaysaniz. Sanki kadin bir seyleri kurmakta, tipki dresden dolls'un dedigi gibi. . . Yahu cidden coin operated boy varsa bozuk parayi nerden sokacaktiniz bunu hic dusunmediniz mi siz? Sonuc olarak kadinsi bir beden ve kadinsi bir pozla karsi karsiyayiz.
Uzuv; Yogada aslan pozisyonuna yaklasan bir durusa benzemekle beraber kollarin gergin olmasinin anlami sadece dengeyi bulmak amaclidir.
Yuz; Bakislar "daring" yani meydan okuyucu olmak istenmis gibime geldi ancak bu etki fazla iyi yaratilamamis, ama yine de bir "eblek" erkek surati ve de "sen ne cekiyorsun bunu?" sorusu sezdiriyor da denebilir.
A3.Mekan; Oh the great outdoors, seksuel fantezilerin ne yeri ne zamani mesaji verilmeye calismis kisacasi. Yine indoors olmasi gereken ve de kapali kalmasi gereken "utanc duyulmasi" gereken bir zevkin ortaliga dokulmesi yani ozgurce yapilmasi soz konusudur.
B. Icerik Analizi
Erkek ve Kadin'in olasi rollerinden cikarak cezalandirici kadin , katolik kadin, erkek kadin, aktif kadin, kaltak kadin, zevkin kolesi kadin ve de zevkin objesi kadin olarak cesitli kadin yuzlerinden hareket edecegiz. Unutulmamali ki ayni konumlanmalar erkek icin de gecerli olup eserin "bidimensionality" dogrultusunda holografik olmasina yol acmistir. Bu acidan eser klasik yunan trajedilerinin prensiplerini icinde barindirir. (bkz.B6)
B1. Fisting ve Sembolizm; Seksin tanim olarak limitlerini zorlarken. . .
Fisting oncelikle sok edici bir aktivite olarak gozukse de anal seks zamanla anus ve rektum seviyesindeki sphyncter yani dairesel kaslari yiprattigindan ve de bu kaslar elastikiyetini kaybedebilen kaslar oldugundan ancak ve ancak deneyimle zevk alinabilen bir mertebede oldugu one surulmektedir. Kisacasi belli bir sure sonra 10 km yaricapindaki bir alanda size uygun genislikte bir penis bulamazsaniz penetrasyon icin boyle eylemleri deneyebilirsiniz. Fisting seksuel birlesmeyi reddeden bir eylemdir. Hatta ve hatta "ciftlesme" kavramini tamamen diskalifiye eder. Penetrasyon eylemini resmeden fotografta aslinda tanimin cok basit bir yorumlamasi gerceklestirilmistir; penetrasyon bir uzuvun bir delige girmesidir. Bu indirgemeci yaklasimla bir yerde referanslar ve de reperler corbalanmis ve de karsimiza fisting cikmistir. Ama sunu da bilin ki fisting aktivitesi sadece ve sadece gay sahsiyetlere zevk veren bir eylem degildir. Guncel donemlerde tabularin kalktigi asikar olmakla beraber bir suru str8 erkek de sevgililerinden "prostatlarinin stimule edilmesini" isteyebilmektedir. Taktik dogrudur kucuk kaltaklar, evet erkeklere oral yaparken tassaklarin altindaki bolgeye hafif basinc uygularsaniz bosalma hizi, miktari ve boyutunda degisiklikler olacagini goreceksiniz. Sorun toplum icerisinde yapilmayan ve de gundelik hayatimizin bir parcasi olmayan bu aktiviteyi afise edince ortaya cikar. Iste bu bir nevi ahlak yikiciligi ya da ahlak reformu olarak nitelendirilir. Sorgulanan bir konu vardir fotografta, sorgulanan bir aliskanlik. Erkek kadina girer ve de penisi kullanarak girer ve de kadin bundan zevk alir, erkek bosalir, seks eylemi rutindir. Monotondur. Yani "yattik" diyince aklimiza gelen haliyle en azindan bu sekilde bir seksuel birlesim beklemeyiz. Bu yuzden hayalgucunun limitlerini zorlar ve de seyirciye "acaba gercekten boyle olaylar var mi?" sorusunu sordurur. Dogal olarak ilk dusunulmesi gereken "seks" genis taniminin reforme edilmis oldugunun resmedilmesidir. Cinsel iliski nedir? sorusu ilk goze carpan sorudur ya da daha kesin bir sekilde "bu mu lan cinsel birlesme?" sorusu.
Belirtilmesi gerekilir ki eski bir tip gelenegine gore dogan cocuklarin "delikleri" kontrol edilir. Burun delikleri, kulak delikleri, vajina, anus, gobek deligi ve de akliniza gelebilecek butun girintiler cocugun yasamasi icin "onemli" "vazgecilemez" varsayildiklari icin cocuk dogdugunda sozgelimi "ebe" tarafindan bir muayeneye tabi tutulur. Bu roma kulturunde yerlesmis olmasina ragmen esasen grekoromen bir gelenektir demek yerinde olacaktir. Hatta ve hatta deliklerinde sorun oldugu dusunulen cocuklarin bir "toplu mekanda" olume terkedildikleri gercegi de sayisiz kere belirtilmistir. Tip Tarihi hocasi Drizenko'nun da deyimiyle "l'infanticide, y a rien de plus naturel!" (tr. cocuk katliami, bundan daha dogal ne var?) Gercekten de anusunden bok cikaramayacak cocugun sicmadan yasamasi imkansizdir, ayni sekilde burun delikleri kapaliysa nefes alamaz, bu sekilde basit bir mantikta bu deliklerin "acik" olmasi gerekir. Bu dogrultuda fisting aktivitesi olarak ele alinmadan da eserin analizi mumkundur. (bkz. C)
B2. Kadin Erkek rol degisimi; Perspektiflerle bilardo oynarken siyah topu zamanindan once delige sokmak. . .
Bunu artik aciklamiyorum dahi; zaten biraz degindik ciftlesmeyi ve de uremeyi imkansiz kilan eylemler butunu olarak yine erkegin piyasadaki konumu alasagi edilmis gibi gelmekte bize. Burda kadin egemen, dominant, baskin, yonlendirici olmus erkek de orda malak gibi duruyor. Yani yaptigi hic bir sey yok; sadece bacaklarini ayiriyor marifet kadinda denmeye calisilmistir. Bu da sok edici, alisildik degil. Zaten artik pozisyon ve de durum ya da mekan hic bir sekilde hic bir mentaliteye ya da gelenege uygun olmadigi icin eserin ne kadar etkileyici oldugunu bir daha hatirmatmayacagim. Ancak bir kadin bacaklarini ayirdiginda ve bir erkek ona penetre ettiginde hemen analizler kadinin pasifligi erkegin dominantligi vs vs gibi konulara yonelir. Burada ise durumu cok daha farkli bir sekilde analiz etmeye yonlendirdigi icin eser boyut ve perspektif manyagi olmustur. (bkz. B3) Cogu kimse resime ilk bakista kadinin erkegi "cezalandirdigini" ve de "erkekligini elinden aldigini" one surebilir. Zaten bu bolumun de altini cizmek istedigi bu bariz dusuncedir.
B3. Aktif Etken v. Pasif Edilgen; Kim kime ne verdi ki?
Adlandirma eylemi eger bir erkek kadina giriyor olsaydi cok daha kolay olacakti. Ancak burada bir kadin bir erkege alisildik olmayan bir sekilde ve de alisildik olmayan bir mekanda giriyor. Absurdite transpozesi olarak adlandirabilecegimiz bu durum referanslarin buyuk olcude curutulerek ve de Nietzsche'nin ustinsan tarifi dogrultusunda toplumun yargilarini, ahlak algisini ve de daha onemlisi alisilagelmisliklerini sorgulamaya yonelmektedir.
Sorgulanan bir nokta da bu. Hani biraz gelistirilmis olacak ama dusunulmesi gereken ince noktalardan biri de bu. Fisting erkege zevk veriyorsa, zevki alan da erkekse, burada kadin yine dominant olamiyor. Yine erkegin zevklerinin kolesi konumuna geliyor. Bu buyuk bir "sok". Nihayetinde kiyafet, renkler, surat ifadesi ve de kadinin kimligi hakkindaki bilgilerle kadin'in bu aktiviteden zevk almadigi bariz kilinmaktadir. Senaryolar muhtemel, sonuc yok. Kadin giren, ama bu birsey ifade ediyor mu?
Baska bir kontrast da burada. Mekan esittir doga; bu durumda neden bu insanlar "dogal" degil? Demek ki ciftlesmek "dogal" degil. Bu durumda doga'nin eserdeki rolu nedir? Absurd efektinden yola cikarak yine sorgulanan "dogamizda olan nedir?" sorusuna yoneliyoruz.
B4. Orada ne ariyordu?
Orada ne vardi? Erkegin icinde erkege ait olmayan bir seyi aramaktan daha sacma ne vardi? Kadinin aradigi sey ama orada olmayan sey, uzuntuye sebep olan sey. "eksik olan" sendromu ve de erkegin bedeninin bir kilif hatta ve hatta bir canta olarak dusunulmesi soz konusudur. "Oraya ne soktu?" ve "Amaci neydi?" sorulariyla penetrasyon eyleminin tekrardan dusunulmesi amaclanmis ve de yine B1 maddesinde belirttigimiz gibi cinsel iliskinin yeniden tanimlanmasi konusunda onemli adimlar atmistir. Bunun yani sira penetrasyonun "amacsizlasmasi" dusuncesi de eserde kendisini gostermis denebilir. Duygusal planda yorumlanacak olursak kadinlara erkegin icinde olmayan bu eksik ogeyi aramamalari salik verilmistir. "Eksik olan oge" yerine de kucuk bir fill in the blanks egzersizi yapilabilir. Kadin o kadar aciz ki sonunda adamin icine fiilen girmis ve de hala sanirim "sevgiyi" ariyor. Neden olmasin? "See beyond what is shown", en guzel kucuk prens dersidir. Bu resimdeki kutunun insan olmasi kuzu'yu yok etmeyecektir.
B5.Linguistik yaklasim
Kisacasi "she was a pain in the ass" cumlesinin resmedilmesi sonucu bu eser ayni zamanda deyimlere ve de figuratif izlenimlere dokundurmaktadir. Bu da karikaturizasyon sanatinin bir sonraki asamasidir. Su gune kadar cizim ile yaklasilan karikaturizasyon deneyimi fotograf alaninda ancak ve ancak kolajlar ve de secitli photoshopvari programlarla mumkun kilinmis olup yeni yeni gelisen bir prototip bilimi ve de tabiri caizse bir "accented edges" filtresi gorevi gormektedir. Grafiktir, grafik de sanattir.
B6. Trajedi Metodu
Doga, mitik pozisyonlar en onemlisi siddet ve de tasmasi olmayan bir "ayibin" goze sokulmasi. Catharsis diyesi geliyor insanin oncelikle. Boyle bir imajin gosterilmesinin tek nedeni insanin seksuel manyakliklari gorup sonra onlari yapmaktan vazgecmesi gibi utopik bir dusunce olabilir. Hani belli bir dozda manyaklik gosterirsek bir ihtimal vazgecerler umidi diyelim biz buna. Yunan trajedisinde bienséance adi verilen klasik trajedi ogesi yoktur, burada da yok goruldugu gibi kan ya da "ayip" oldugu gibi gosterilmis ki insanlar dusunsun ya da bagimli olduklari hayvan gudulerinden bir miktar siyrilsinlar. Bu catharsis maymununun amaci toplumda yankilara sebep olmaktir, seyircinin "yuhaaa" ya da "heyoo" diyebilmesini saglamaktir. Zorladikca zorlamis artistimiz de bu dogrultuda.
C. Alternatifler ya da Delik-Olum-Dogum teorisi
Doganin icindeyiz, bir tarlada. Her sey daha basit ve de beyinlerimiz ciplaklik esittir seks denklemiyle o kadar kosullanmis ki biraz mesafe alip eser baktigimizda cok farkli yorumlara kayabilecegimizi goremedik. Bogulduk. Sosyal konumlanmalar, seks sorunlari, seks manyakliklari demek ki aklimizi kurcalayan alanlar yogunlukla bunlarmis. Bu da bir sekilde eserin bize ayna tutmasi ve de "utanin" demesi olabilir. Resimdeki kadin hac ile taclandirilmis ve de kiyafeti siyah; en ufak seksuel bir cagrisimi yok. Daha cok bir ortacag rahibesinin modern halini andiriyor. Bu dogrultuda geleneklerle (bkz. Icerik Analizi Giris) hareket ederek muayene yaptigini pek tabi gormek muhtemel. Kadin, karar verecek olan mekanizma. Erkegin olup olmeyecegini gormek icin deliklerini kontrol ediyor. Ve de siyah kiyafetli hac takan kadin prototipi direk Death tiplemesine cok benzeyen bir kadinla Sandman sanirim hakliydi diyor. Sizce?
Biraz daha farkli bir gorus ise penetrasyonun gerceklestirildigi merkezin anlamina kendimizi endeksleyerek mumkun olacaktir. Pelvis, yani kok cakrasi, kirmizi cakra. Insanin en basit ve primitif, bedensel dengesinin bulundugu cakra. En kolay ulasilabilen ve de en kolay stimule edilebilen temel cakralardan bir tanesi. Denge ve de madde'nin sembolu olan bu bolgeye girilerek, "mahrem" adi verilen alana erisilmis. Kadin bir nevi adamin analizini yapiyor; kok cakrasindan giriyor adama. "Profesyonel" edasi da ayni sekilde bu dusunceyi dogruluyor, adama ulasmak istiyor? Belki. Ayni sekilde kadin adamin kok cakrasindan girerek adamin dengesini bozuyor mu? Belki.
D. The Ultimate Conclusion.
Bir suru temayi icinde barindirarak cesitli bakis acilarindan sosyal sorunlari ele almasi, toplumun ve kitlenin ahlak yargilarini sorgulamasi, bireyi repersiz ve de kuralsiz deneysel bir ortama surukleyerek, dusunme tepkisinin yaratilmasi amacini guderek, gerek ic muhakeme gerek de toplumsal degisim tetikleyicisi olan bu eser bir sanat eseridir.
Gercekligi degistiren ve de sorgulamaya itici konulara deginmesi acisindan sanatci gorusunu barindirmakla beraber en buyuk ozelligi cok acidan okunabilir yani yorumlanabilir olmasidir. Degerlendirene bu keyfi veren eserin iki boyutlu bir sanat eseri degil, boyutsuz bir sanat eseri oldugunu belirtmekte yarar vardir.
Yukaridaki bolumlerdeki karmasa catismasi algi seviyesine gore farkli kisiler tarafindan benimsenebilecek olasi yorumlara deginmek amacinda yazilmistir. En dogru gelen ve de tam anlamiyla resme oturan analiz ise kadinin cidden modern bir grekoromen ebe olup adamin yasama devam edip edemeyecegini olcmesidir. Bakislar, duygu ve de genel hakimiyet kadini olumun sembolu adami ise cocukluk, ciplaklik, naiflik sembolu haline getirir. Bu bir testin, bir savasin, bir arayisin canlandigi eserde en cok tartismaya sebep olacak konu ise "sex and gender roles" olacaktir. Cunku piyasada en cok satan ve de en cok skandala yol acani insan zihni daha kolay kapar. . . Ne yazik ki bu dogrultuda eserin tek boyutuna kapanarak algi seviyesinde baya "konservatif" olamaya yonelen kimseler tarafindan esere laflar atilacak, cesitli adrenalin patlamalari vukuat verecektir.
Dogru, bu resme bakan hic kimse stendhal sendromu kapilmayacaktir. Cunku teknik acisindan ya da calisma acisindan imrenebilecegimiz tek nokte "woooo adam onu nasil aldi icine?" sorusuyla ozetlenir. Icerik ise cogu zaman esere kucuk yuzdelerle bagli olmakla beraber okuyan, goren, yorumlayan kisiye ve de onun kulturel birikimiyle siki bir korelasyon icindedir.
Kisacasi:
"No more can the eye see, I can't see anymore"
Saygilar vuzi.
Reverans...
özetlen... algi, anlatilmak istenen, ass, cakra, cevap kağıdı, delikler, fisting, goz, kadin erkek rol degisimi, olum, pain in the ass, sanat, trajedi, yonlendirme
gelip de bi meraba d(iy)ememek terbiyesizliği : xxxxxxxxxxxxxxxxxx
hatta gelir gelmez de hayıflanmak : xxxxxxxxxxxx (sen bu ağızla bi de anneni mi öpüyosun bakiim!)
hayatın kahverengi ve 4 lüle olmaktaki ısrarı : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
beirut aşkı (çok feci, dinlemeyi yasak ettim kendime) : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx/
artıkın fiziklen kimyaylan kafayı yemeye başlıcak olmak : xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
total eclipse : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx ( x'/ )
yurtta bir fotoğrafı 20 dakikada indirmek : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx (madem internet bu kadar kötü olcak, bari psikiyatri masraflarımı ödesin telekom)
eeeğh, biz artık kalkalım, çocukların da uykusu geldi ^^ : xxxx
melabalar herkese.
ayıbımı örtmek için de bir vidyo hediye edem size.(bunu annem gönderdi teyze, ama kabı geri istiyo)
Ciel de Paris'de saat 08.34. Gökdelenlerin lüksü, insanoğluna hep kendi üstüne çıkma imkanını vermesi. Her gökdelen bir ütopyadır. İnsanın en eski hayali kendi dağlarını yaratmak olmuştur. İnsanoğlu bulutlara kadar yükselen kuleler dikerek doğadan üstün olduğunu kanıtlar. Bu beton, alüminyum, cam ve çelik füzelerin tepesinde hissedilen de bu gerçekten: ufuk bana ait, trafik sıkışmalarına, kanalizasyon borularına, kaldırımlara elveda, ben dünyanın tepesindeki adamım. İnsan iktidar sarhoşluğu değil gurur duyuyor. Kibir filan yok bunda. Sadece herhangi bir ağaçtan daha yükseğe çıkabileceğini bilmenin sevinci ve:
Ruhum sevgiyle ve azimle yeryüzünü boydan boya dolaştı,
Her ülkede kendime denk insanlar ve sevgililer aradım,
Sanırım tanrısal bir yakınlık eşit kıldı beni onlarla.
Siz sisler, sanırım sizlerle yükseldim, uzak kıtalara
yöneldim, oralarda düştüm, sanırım
siz rüzgarlarla estiğim için;
Siz sular; bütün kıyılara sizinle dokundum,
Yeryüzünün her nehrinin, her boğazının geçtiği yerlerden geçtim,
Düşündüklerimi oradan haykırmak için
yarımadalarda ve yalçın kayalar üzerinde yerimi aldım:
Işık ya da ısı hangi kentlere giriyorsa, ben de giriyorum o kentlere,
Kuşların uçtukları bütün adalara ben de uçuyorum.
Hepinize, Amerika adına,
Kaldırdığım bu dikey elle işaret veriyorum,
İnsanları bütün sığınakları ve barınakları için
Peşimden ayrılmadan görünürde olasınız diye.
özetlen... FB KK 107K
pazar xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
pazartesi xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
vize final sözlü puan teslimleri tez çalışması xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
okulumuzun bütün düş hakemleri, ego budalaları xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
eziliyorum evett xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
en tepede hep aynı yazıyı görmekten size de gına geldi mi xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
kiralık odalar, evler, ev arkadaşları, ev sahipleri (neredesiniz ulann) xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
"msn'den çıkarken niye haber vermedin" diye trip atan bütün cikletağızlılar xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
can atilla ve ayça dönmez (iyi anlamda) xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
the saddest song ve körfezde akşam xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
kiralık odalar, ev arkadaşları..(bunu söylemiştim ama "1 aşk yetmez") xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
biri bana renkli makarna yapsın xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
evet, kabul ediyorum brandon hanımcım, teslim edemedim ödevi, bütünlemelerde elinizdeyim....
ve fakat zeytinyağı konumumu korumak için bir ödev veriyorum. bu ödev sahneleme ve dramaturji dersinde şahika tekand tarafından gerçekten verilmiş olup, zamanı geçmiştir ve tarafımdan kullanılmayacaktır cevaplar, söz:)
ve soru:
bu fotografın bir sanat eseri olduğunu kanıtlayınız. (evet soru sadece bu, olduğuna inanmanız ya da inanmamanız dert değil, sanat eseri olduğunu kanıtlayacaksınız)
kolay gelsin.
özetlen... ödev
Al bizi vur bize diyesim geldi. Sessiz bir odada, karanlıkta, büyük ekran falan izlemek lazım. Hatta koca bir sinema salonunda tek başına. Anlamsızlıklardan anlamsızlıklara sürüklenelim innnşallah!
en vahim grev: türk telekom çalışanlarının türktelekomçalışmayanları grevi (all rights reserved)
en çok konuşup en az söylemeyi becerebilmiş en şuurlu-!-kral ya da kalemdefterklavye askeri: oray eğin
en can sıkıcı yasak: youtube'a erişimin yasaklanması + ekşi sözlük'ün erişime kapatılması + yurt cafesinden ayıp (bana göre süt, onlara göre çikolata) sitelere girmemin yasaklanması (gelen mesajlarıma da bakamadıydım. nalet. neyse)
en şen yasak: kurtlar vadisi terör'ün yasaklanması (k.v. pusu filan geldi, yalan oldu)
en güzel toplu gürültüsü: 29 nisan 2007 cumhuriyet yürüyüşü
en üzerine terlik fırlatılası notalar/sözler: seçemedim. kıyamadım. çok.
en güzel kasabı: bugüne dek yaklaşık 500 kan davalıyı barıştıran diyarbakır kasaplar odası başkanı sait şanlı
en güzel davet: bugünkonuşanlar'a davet (ahuahau yalaaa)
2007'de öğrendiğim en güzel şarkı: güzel kokulu çocuk / deniz türkali
yazmalara doyamadım. dahasını bulamadım. bilemedim. öper.
Öncelikle liste sınavıyla ilgili derin hayalkırıklıklarımı belirtmek istiyorum. Tembelsiniz ulan. Ef veriyorum çoğunuza bu eğitim öğretim döneminde. Finalinize veresim geliyor bazen ama benim de finalim neyim var ulan. Sınav yapmaktan geri duruyor muyum? Hiç.
Neyse asıl diyeceğim, şu ana dek yapılmış sınavları-ödevleri düzenli taglara ayırıp, notlandırmalarını ve ödüllendirmelerini yapıcam sömestir tatilinde. Heyecanlanın azıcık.
İkinci eğitim öğretim dönemimizde daha çok beyin salçası bekliyorum sizden evet. Hatta burayı forum formuna çeviresim de var. İki kişi onlayn olunca gönüller bir olsun, geyiklensin falan, sonra okuyup eylenelim. Olabilir yani.
Bugün Konuşanlar'a marş etmek istediğim bir şarkı var elyot simit'ten evriting mins nating tu mi şeklinde. O çalarken hepimiz oturduğumuz bilgisayar başlarından kalkıp artistik hareketlerle odanın içinde yürüsez, herkes bir dizesini söylese falan. Böyle bir müzikal havası, bir boşvermişlik, ben her şeye vakıfım da üşeniyorumculuk.. Elliott Smith'i seviyoruz şaka bir yana, ruhu şad olsun.
finaller XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX (asla cezai indirim yapmam, onlar da benim gözümün yaşına bakmıyor nasılsa)
elliott smith XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX (gitmeseydin keşke)
pudra ve aynalı pastane XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
porselen kertenkele XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX (çalışan insan, belediyelere başkan olasın)
prof. zihni sinir kelime grubuyla google yollu en çok ziyaretçiyi buraya taşıyan ve santa sessionlarıyla sinir harbi yaşatan priss XXXXXXXXXXXXXXX ( :) )
johnny depp ve kate moss ikilisini katık edip blogundan en çok adam yollayan insan su XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX (popülasyonu var kendi yok)
anlaşılmaz adam casdechute XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
ölü sebze tanımı hayatıma sert bir giriş yapan ay meyk ap şit XXXXXXXXXXXXXXX
"abla" outro XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/
"abi" kaanılgaz XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
kısa ve acısız tozlu XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
avril lavanta yarışması unutulmazlara giren salvo a.k.a. temptasyın nejla XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
süper sınav kağıtlarına rağmen sınavlarının değerlendirilmemesinden muzdarip cabbar kişisi XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
bugün konuşanlar tarihinin en talihli sınavını yapan whoosie XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
burdan anlıyoruz ki herkes ifşaya koşuyor XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
konuk sanatçılarımızdan fark yaraları XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
bunların ışığında tabi ki en ukalanız brandon XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
yazmayanların hepsi XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX (yanacaksınız)
elele daha saçmaya XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX