...bu ağlama kabininden bizim yurtta da buldum bir tane, duşakabin diyorlar bizimkiler kendisine. açtım suyu, benim yerime ağladı falan. işin cıvığı, ağlayamıyor insan bazen, sanırım bunun sebebi ben küçükken evde ağlama kabinine benzer bir şey olmamasaydı, arada gardroba girerdim, orda da ağlmaz ''crazy little things called love''ı dinleyip, karanlıklan meşk ederdim. bir kere kilitli kaldım orada, kilidi kırıp çıkmıştım dışarıya. şimdi derslerde kafka, poe moe okurken aklıma gelir o kilidin rokokko style çakma yapısı. ağlama kabini, bence devlet tarafından herkese sağlanmalı, durumu iyi olmayanlara burs gibi dağıtılmalı, ki o da kurumsallaşsın, meşrulaşsın, herkes günlük bir destur haline getirsin ki bunu, sığınacak bir dünyamız daha kalmasın. ağlama kabininin işine işemeyin, içinde içlenin ama işemeyin işte. umumî bir oluş bazen oraları.
özetlen... hush, marc almond, patates kroket, siber sikoloji, sodexho