Herşeyleri yitirdiğim yerdeydim. Boşluktaydım. Tek başımaydım. -SİZLER NEREDEYDİNİZ?- Öylece, görmeden boşluğa bakıyordum. Vücudumun ağırlığını duyuyordum yalnız. Dayanılmaz, çekilmez bir ağırlık.
Yüzyıllar yaşamışcasına yorgundum. Gri duvarların içinde oturuyordum. -BİLİYORUM, SİZLER CEHENNEMİN DİBİNDEYDİNİZ.- Sürekli bir suskunluk içindeydim. Katılıp kalmıştım. Herşeylerin yitirildiği yerde.
Duvarların ittiği, sıkıştırdığı yoğunlaşmış hava gözlerimden, kulaklarımdan içeri dolup, soluğumu kesiyordu. Gözlerimi yumup, kulaklarını tıkamak kurtuluş değildir. Zaten kurtuluşu uman kim? Tek istediğim biraz daha dayanabilmekti.
Ansızın bir çılgınlığa kaptırdım kendimi. Hiç telaşsız, kolumdaki saati çıkardım. Hızla yere çarptım. Ufacık parlak parçalar taş döşemeye dağıldı.
Soluğumu tutup bekledim. Yeryüzündeki bütün saatler durdu o anda. -uzaklarda, bulutların sardığı bir yerde bir genç adam başını karanlık gökyüzüne kaldırdı. Kollarını, kendini aşmak ister gibi gerdi. Derin derin soludu. Sonra yığılıp kaldı. Ölmüştü.- Kopkoyu bir suskunluk.
-KENDİ KURDUĞUNUZ DÜZENİN TUTSAĞI OLAN SİZLER, GÖZLERİNİZ BAĞLI, DOLAPLARI DÖNDÜRMEKTEYDİNİZ.-
-----------------
Neymiş? Hepsi fasarya. Ye iç çoş gez başka ne ister bu şen gönlüm.
bir seni, bir beni. düşelim yollara. ben senin suyundan içeyim, sen benim ekmeğimden ye.
oturalım bir köşese kahve içelim, iki sevişelim. akşam olsun biraları devirelim.
yine sevişelim. sonra sen git, başkası gelsin. tutsun elimi. dönmedolaba binelim.
sen ister bekle ister bekleme. gelsen de olur gelmesen de.
başkası gitsin, digeri gelsin. alsın beni havalara uçursun.
Aman, tutturamadık.
özetlen... yar bir eğlence şu şen gönlüme