Eliot'dan da çıkarılabileceği gibi; aşka cesaret dünyanın karşısına çıkmaya cesarettir. Söz konusu fotoğraf bu önermeyi doğrulayan en güzel örneklerden biri kanımca.

Tezimi fotoğraftakilerin Laden ve Saddam çifti oldukları öncülünün üzerine kuracağım. Üstteki fotoğraf sakal ve bıyıktan temizlendiğinde, ödev materyalinde buse konduran beyin Laden'e benzerliği açıkça görülüyor. Saddam'ın ise neye benzediği artık kimse tarafından bilinemiyor; spekülasyonların tek ortak noktası yer kovuğunda yakalanan şahsın sayısız dublörden biri olduğu. Yine ekte sunduğum fotoğraf, bilmiyorum, gelecekteki tartışmalara bir merkez teşkil eder mi?



Sözkonusu devrik başkan savaştan önceki yıllarda, gidegele, Amerikan prezidans Mister Bush ile belirli bir samimiyet derecesine ulaşmıştır. Ancak ilişki ne yazık ki başladığınca güzel sürmez; ikilinin arası bir bush/bish anlaşmazlığı sonucu bozulur. Sert mizaçlı bir Amerikan milliyetçisi ve bifteksever bir kovboy olan Mr. Bush sinirini dizginleyemez; Saddam ya onundur ya toprağın. (Ki maşuk'un bir sonraki savaşta ele geçirildiği yere dikkat edilirse; deyime yapılan gönderme daha anlaşılır olacaktır.)




Ancak Saddam sahipsiz değildir, biyolojik ve nükleer silahları olmasa da yıllaryılı belalısı, mahallenin bıçkın delikanlısı Laden'i vardır. Laden uçakları gönderir; bir taşla iki kuş vurmuştur. Hem eski sevgilinin itibarını zedeler hem de Saddam'ı kapar.

Ödeve konu olan fotoğraf ikilinin aşklarıyla dünyaya meydan okuyuşunun bir nişanıdır. Duruma kimi duyarlı sanat çevresince göndermeler yapılmış olsa da sembolizm anlaşılamamış, olaylar örtülü kalmıştır.







Tüm bunların ötesinde eğer bu fotoğraf bir komiklik, bir grotesklik amacıyla oluşturulmadıysa, varlığına araç olan bir grup yurdum insanının -ki temsilci kabul edilebilirlikleri vardır- zihinlerinde ne tür fakülteler kapanmış, daha niceleri hiç açılmamış olmalı ki birbirlerine terör eylemi hediye etsinler? İçlerine ne tür bir post-modernizm kaçmış olmalı ki binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan bir saldırı evin baş köşesine konsun? Kelime oyunlarıyla başladığım ilk ödevimi klasik-kaçak soru cümleleriyle tamamlar, varır giderim buralardan.

Gündelik olguların çözümlenmesi ve toplumsal gerçeklikleri yansıtmasının tarihi ne kadar eskiye gider bilmiyorum, fakat son 10 yılda Türkiye'de buna yönelik ağır bir trend olduğu söylenebilir, özellikle de ekşisözlük'ün yadsınamaz varlığıyla tavan yapan. Bu ödev ve yanıtları da aynı çizgide olabilir gibi geliyor bana, her ne kadar daha rahat ve alaycı bir biçimde arkaplan göz ardı edilerek incelenebilir olsa da.

Bu ödevi ilk ele alışım esnasında yanımda bulunan bakanel insanının dürtüklemesi ile aynı paralelde koşan bir fotoğraf albümü de elime geçirdim örneğin; albüm bedelli askerlik yapmaya gitmiş bir grup insanın bölgedeki fotoğraf stüdyosunda çektirdiği fotoğrafları içermekte ve kendisi şu adresten temin edilerek, benzer okumalara sürükleyebilir insanı, belirtmeden geçmeyeyim istedim.

Mevzubahis evlilik fotoğrafına dönersek şayet; fotoğrafın oluşturulması kısmında bilinçaltının vahşetini uzun uzadıya çözümlemeksizin, ilk bakışta ortalıkta sapık bir şeylerin olduğu açık ve net. Mesele bu aşk evliliğindeki tutkunun yansıtılış biçimi vesaire değil, her şeyden önce bu fikrin nasıl akıllara düştüğü ve bunu yapan fotoğraf stüdyosunun fotoşapçı elemanının bunu nasıl akıl ettiği (ya da o mu akıl etti?). Bluebox nelere kadir demek bile işten değil.

9/11 tek başına düşünüldüğünde Amerika'ya ve bu yoldan dünyanın tamamına bir meydan okuma olarak sayılabilecek radikal bir eylemdi. Dinsel arkaplanını es geçiyorum, çünkü çiftimizden böyle bir hissiyat alamıyorum, şayet radikal islamcı bir çift olsa idi gelinimizin tesettür stayl bir gelinliği olurdu diye düşünmekteyim, burda radikal islamcı varsa o da mevzubahis fotoşopçumuz olabilir olsa olsa. Kaldı ki bu hadisenin Türkiye'de bu yönden bir fan toplayacağını sanmıyorum, daha ziyade işin meydan okuma kısmı etkilemiştir bir hayranlık/destekleme söz konusu ise.

Meydan okuma kısmına geri dönelim, ve bunu aşk/evlilik ile bağlayalım. Açık açık "senin için dünyaya meydan okurum" türünden bir cümle kalıyor elimizde. Fakat bu olay olmuş bir şey, bu yaşandı, acaba damadımız olayı üstlenerek +rep mi almak istiyor gelin hanımdan? Ya gelin hanımın o gururlu ifadesine ne demeli? Kendisi için romaları geçtim ikiz kuleler yakılmış bir kadından söz ediyoruz, gözler ufuklara bakıyor (ya da tombul dumanlara?), ağız alabildiğine açık, dişler bile görülüyor; öylesi bir mutluluk, öylesi bir umarsızlık. Damadımız yanağa yumulmuş, kendinde bir güven, "artık evliyiz her istediğimi yaparım" hali. O çeneden tutuş da romantik filmlerin vakur adamlarının bir jesti adeta. Önde sevgi gösterisi, arkada çatır çatır yakan bir hybris: "Yıkılıyoooo!"

Alt köşedeki www.komikresim.com ibaresi akıllara bu fotoşap mucizesinin site üyeleri tarafından yapıldığını da getirebilir ve pekala böyle de olabilir. Şayet durum bu ise hala halimize şükredebiliriz, ya da birilerinin bunu komik bulması da iyi bir şey, gaza gelme potansiyelinin aslında düşük olduğunu gösteriyor. Belki de bunu bu kadar ciddiye almamdan ötürü sorun bendedir, bilemiyorum. Ama öte yandan, biri buna bakıp gülüyorsa ve sadece gülüyorsa, toplumsal travma sezilemez halde kanımızda dolaşıyor demektir, belki de asıl korkunç olan budur, kulelerin patlaması değil.

Saygılarımlan.


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır