acıların bağımlısı oldum, brandon ile bi türlü görüşemedim, satır yazı yazmayıp tek satır da kontrol etmedim. ağrılı ve bencilim, evet kanıyorum.

her şey iyi güzel de değişik bi hamle olsa?

güzel akide şekerim benim, nasıl da nefret ederim senden?
apprivoise moi, elinle besle beni.

ödev filan gibi durumlardan bahseden yazılara alakasız kaçsa da birkaç gün önce bana yollanan bir linkte rastladığım duruma istinaden (öeh) bir yazı yazmalıyım diye düşündüm.

önce bir link: http://www.idesktop.tv/?watch=R4n5JrvqhTU

sonra bir açıklama.
işbu okul adana'nın en eski liselerinden biri olup, -di'li geçmiş ve şimdiki zaman dolaylarında da en iyi -fen lisesinden sonra- en iyi lisesi olmuştur. türkiye dereceleri, spor alanında başarıları filan filan gibi şeyleri atlarsak bu okulun şu yanı da vardır: otuz senedir aynı müdür ile idare edilmektedir.

otuz sene.

bazılarımızın yaşam süresi bile değil otuz sene. üstelik bu otuz senede ülke neler görmedi, neler gelip geçmedi? otuz sene boyunca okul idaresi gibi içine siyasetin de karıştığı bir mevkide kalmayı neye yoracağımı bilemiyorum ben. velhasıl kelam bu beyfendi otuz senedir bu koltuğa baş koydu mu? koydu. okul başarıdan başarıya ulaştı mı? ulaştı. ancak o da nesi, parlak öğrencilerla dolu etikete birkaç gün önce siyah bir leke (duvar yazısı?) bulaştı.
yazının yazıldığı duvar aynı gün içerisinde acilen boyanıp, gıcır gıcır hale getirilmiş. ama daha kimse olayın farkında değilken bu yazıyı gören birkaç öğrenci olayı videolamayı unutmamış. o yazı duvardan silindi fakat şimdi internette link hali uçuşmakta. idare tahminimce panik yapmış bir halde kızgınca bunu koyan öğrenciyi aramaktadır. bence yazıyı yazan öğrenciden daha çok laf işitecek videoyu koyan öğrenci.

peki, küfürün alasını yemiş okul müdürü bu durumu hak etti mi?
idareyi yakınen tanımış bir insan olarak şunu söyleyebilirim, tabi ki bir tepki varsa üslubuyla ortaya konması en güzeli fakat siz bunu karşınızda "laftan anlar insanlar" varsa yapabilirsiniz. ortada hiçbir şey yokken sadece idarecilerden birisinin kızgın bir anına denk geldiği için hakkında tutanak tutulan öğrenciler, dersin ortasında hocadan izin bile alınmaksızın sınıftan alınıp koridor ortasında dövülen öğrenciler, aidat parasını ödeyecek durumu olmayan öğrencilere "madem para vermiyorsunuz, disipline gideceksiniz" deyip yine eften püften bir sebeple onları disipline yollamalar..

ama ya okulun parlak etiketi?
o parlak etiket, okul düzenini bozduğunu varsaydıkları her öğrenciye tasdiknamesini verip, geriye sadece "akıllı-beyaz-koyun"ların kalmasıyla oluşan bir şey. birkaç sene evvel müdürün, törende konuşuyor diye suratına mikrofonu geçirdiği öğrencinin öss'de türkiye derecesi yaparak super-extra-eğitim yuvası okuluna başarı kazandırması ise yazık diye nitelendirilebilir.

iyi bir birey istiyorsun. iyi bir eğitim süreci geçiremiyor o birey çünkü bilinçsiz-kemikleşmiş öğretmenleri oluyor.
öğretmen diyorum, çocukken ne saygı duyardık değil mi?

ne oldu da saygı duyamaz hale geldik?
veya ne oldu da tepkilerimiz böyle çarpıklaştı?


belki videoyu koyan öğrenci bulunur da silinir video.
boyanır belki duvar.
ama y.rrağı yemiş bir kere bu beyfendi.
bize de afiyet olsun demek düşer..

Sonbahar gelmeden sehir icerisindeki su rezervleri bitmeden ve de yetkililer az su kullanin propagandasi yapmadan once kucuk bir sokakta asagidaki konusma seyrediyordu.
(sigarasini yakar ve de sigarasini yakanin kim oldugu hakkinda bilmeyen okuyucu kitlesi bu ani giristen killanir. Okuyucu kitlesi antik yunan korosuna benzer sekilde ana karakterlerin hemen yaninda saga dogru birlesmis bir band insandir. )
- O klibi bana izletmeyecektin Haggard
-Ama Sesilya, bunu nasil soylersin? Turkiyede insanlar youtube kullanamazken sana bu klibi izletmis olmamin nasil bir nimet oldugunun farkina varmiyorsun. Etiyopyadaki ac cocuklari, Turkiyedeki youtube'suz insanlari dusun lutfen ve de simarik batili ayaklarindan kurtul.
-Ama ben batiliyim Haggard ve de gerekirse batiririm tamam mi evladim, cok konustun sus. Cinsel algimi kapatiyorsun, cakralarimi tukettin ve de hayata bakis acimi alasagi ettin. Namussuz.
-Sesilya, sesilya, beni birakamazsin. Bir azis klibi izlettim diye benden ayrilamazsin! Seni avrupa insan haklari mahkemesinde bekliyor olacagim. Gerekirse azis sevenler dernegi kurup seni bas dusmanimiz haline getirecegim. Surune surune bana doneceksin sesilya, duyuyor musun? Bunu yapacaksin, evet! Azis'i sevmedigine pisman olacaksin.
-Haggard, bebegim, simdi sana sorunun azis degil de sen oldugunu soylesem.
-Nasil yani?
-Cok basit. Azis bir yem, toplumdaki cogu kayip bireyin bakip "farkli" ve de "ilgi cekici" gormesi gereken bir model. Bir tanim azis kendi icinde. Benim azis ile bir sorunum yok, azis'i seyredip gulmenle de bir sorunum da yok. Herkesin kendi anlayisi kendine, ancak azis'e ozenmeye basladigini dusunuyorum ve bu beni rahatsiz ediyor. . .
-Sesilya, boyle seyleri de nereden cikariyorsun?
-Bilemiyorum, Haggard. . . Alexisgillerde gecirdigimiz o geceyi hatirliyor musun? Sise cevirme komunote oyunu sirasinda jartiyer giymek zorunda kaldigin gece, iste her sey o zaman basladi. Kiritman, adimlarin, azis'e benzer el sallamalarin, tavus kusu edasinda yurumelerin. . . Ben seviyorum sarkilarini, goruntusu sadece daha az parlak olabilirdi "sov" sektorunu "muzik" sektoru ile birlestirenler utansin. Audio-visual olmak ne kadar zor bu hayatta sen biliyor musun? Cok gencsin daha haggard, senin anneni audiovisual sekilde oynamaktan sikildim. Sov dunyasi bana gore degil yavrus, anlatabildim mi?
(yavrus derken yanagindan bir makas alir Haggard'in)
-Demek hayat bir sahne. . . (uzgun ve de dusunceli)
-Degil! Allah kahretsin Haggard, beni hic anlamiyorsun degil mi?
-Bekle, anliyorum. Tecahuluarif sanati ne zamandan beri gundelik konusmalarda gume gidiyor. Simdi, elimi tutar misin sesilya? aciklayacaklarim cok muhim. . . Beni dikkatle dinle.
-Haggard, duygusallasmayi birak lutfen, buradan da dinleyebilirim gayet.
-Her erkegin icinde bir azis vardir sesilya. . . Her kadinin icinde bir cilalanmamis parke oldugu gibi. Sen yine bana kizarsin, dolayli konusuyorum diye ancak gercek su ki parlayan nesneleri seviyorum. Yapabilecegim bir sey yok, ipegin tenime surtmesini, etegimin ruzgarda ucusmasini. . . O rahatligi, o ozgurlugu beni birak bacakaram dahi seviyor!
-Elveda Haggard.
-Elveda Sesilya.


by dalingsgeval.


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır