2007'nin en gerizekalı kalabalığı;
faysbuk'ta her türlü eklentiyi indirip,0-6 zeka yaşındaki çocuklar gibi oynaşan yetişkinler

2007'nin en kafa sken insanı;

kesişen küme olacağı ve özgün içerik olmayacağı için üzgünüm ama Emre Aydın

2007'nin en skko insanı;
prezervatif bulamadığı için sigara poşetini kullanan elemal ve yine prezervatif bulamadığı için çorabını kullanan malzemesinden çalınmış kişi.

2007'de Ankara halkıyla en çok dalga geçen kişi;
Tabii ki Melih Gökçek.Suyumuz az diyerek kısıtlamaya götüren,eşit muameleden mahrum olarak farklı oranda rezil olan halkla taşak geçercesine seçimden sonra artık suyumuz var dediği için.

daha fazla da kusabilirim ama 00.00'dan bitmeli sanki.
geçirmeyen geçen senelerimiz olsun.
kazık izlerinden ya da kazıkların enine kesitinden yaşlanmışlıklarımızı hesaplamaktan mahrum kalalım.

2007'nin en yolunu kaybetmiş kitlesi:
medyanın fiskesiyle oluşan feysbuk militanları

2007'nin en meteorolojik kabusu:
istanbul'da hiç kar yağmaması
yazki kuraklık, kuraklığa sebebiyet veren beceriksizlik, nolcak bu dünyanın hali.

2007'nin en meymenetsiz yeni çifti:
sarko-bruni ikilisi

2007'de alkolizmaya en büyük darbe:
cep kanyağının piyasadan kaldırılması

PS. hocam ödevim çok iyi değil ama deadline'den önce teslim etmek istedim.
PSPS. hepinize iyi yıllar ulan. daha ziyade iyi yılbaşıları. eğlenin inşallah.

İsminden de anlaşılacağı üzere, aslında bu aralar ciddi ciddi yaptığımız bu listelerin absürd hallerinden mürekkep listeler yapıyor, bir yandan gerekli ayarları veriyor, bir yandan da acele ediyoruz, zira 24 saatimiz var. Hadi bakalım. Açılışı yapıyorum:

2007'nin En Sinir Bozucu Soundtrack'i:

İstiklal/Dolapdere Big Gang
Her yer/Emre Baydın

2007'nin En Sinir Bozucu Siması:

Kemal Unakıtan
İsmail Türüt

2007'nin En Çakma İlişkisi:

TSK ile Tayyip arasındaki
Bülent Ersoy ile Armağan arasındaki

2007'nin En Kabus Günleri:

Hrant Dink'in öldürüldüğü gün (huzur içinde uyusun)
Katliama Dönüşen 1 Mayıs


Yok mu arttıran? Buyrun bakalım.


hocam, ödevim üç bölüme ayrılıyor (kendisi değil tabi, bizzat ben öyle istedim ve yaptım) ;
ilk bölümde "ben ve fotoğrafta durmak"
ikinci bölümde "solo ve koro nağmeler"
üçüncü bölümdeyse "ruuya"
I.


(günaydın seval)
beşikte uyandığım vakitler. yastığı yorganı toplayıp ya da koşar adım annemlerin yanına kaçamadığım zamanlar. uyanır uyanmaz çekilmiş bir fotoğraf-mış bu. (bindokuzyüzseksenbeş)

hayatımındaki yeri ve önemi kelimelerle anlatılamayacak insanla ilk fotoğraf. kısaca, abi. ama uzunca anlatmaya kalkarsam bitmez bu ödev. öyle seviyorum. (bindokuzyüzseksenbeş)

zoraki pozlar. bu kareden çıktıktan sonra aram pek iyi olmadı fotoğraflarla. (bindokuzyüzseksensekiz) ya gözlerim kapalı çıktı ya da hiç çıkmadı yüzüm gözüm. istemedim. kaçtım evet. "yaağ gözlerim kapalı çıkar şimdi" bile dedim.


gibi. (ikibinyedi)





kendimi alkole, piknee ve eğlenceye vurduğum zamanlar. (bkz. gözlerim hala kapalı. ama umrumda değil) (ikibinbeş)



kısa film milm gibi şeylerlen uğraştığım ve bir bok yapamadığım geceden. sanatsal olarak bir şeyler koyamadık ortaya ama, eğlenmiştik çok. hala gülüyoruz halimize. (ikibinaltı)

II.
inleyen ve çınlayan nağmelerimden ilki,

* elindeki doğum izini özlediğim adama; kesmeşeker - gerçekten özleyince ('her şeye rağmen eşlikli)
* eylülcüğüme ; banu akın - suların sırları
* kendime ; öztürk - ben uyurken
* babanneme ; shantel - disko partizani (çok seviyor diye)
* şöööyle ahaliye ; mahallenin güzeli sezen (izmir de pek 1numaraymış bu şarkı. dinleyin, hatta yapabilen göbek atsın.

III.

son hatırladığım lisede olmakla ilgiliydi. feysbuk'un işi olsa gerek. bizim lisenin tek bir koridoru vardı ve şekli "l" ydi. upuzun. bu koridorda ders işliyorduk rüyaya göre. güzeldi lan, tekrar hatırladığım iyi oldu.
-----------------------------
iyi dersler arkadaşlar.
sağolun.

yak da ver

odadakiler bütün mandalina ve portakalları yemişler!
bugün okulu sırf bunca gereksiz bürokratik kayıt-mühür-imza-onay-bugüngityarıngel fırıldakları için kendi ellerimle yakmak istedim!
gene beyoğlu'nun arka sokaklarında gece melek ve bizim çocuklara rastladım! çok güzeldiler taştılar! başıma yağsalar dedim!
whoosie'nin ödevi için eve gittim bir iki tane eski fotoğraf buldum! çok geciktim!
değneği kırık bir herifin kasıklarına oturmuş etrafa gülüyorum öyle!
viceroy viceroy viceroyyyyy!
uzay'ı gördüm öpesim geldi!
sert sulu toplu iğneli ütüsüz manşetler hepimize!

unuturuz kırılmış kalbi sen yak da ver!

doğaçlama geceler v2 XXXXXXXXXXXXXXX
3 kız + sertab erener'in ilk 3 albümü + uno + şarap XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
dertleşmeler XXXXXXXXXXXXXXX
gelen sevgilileri ile yatak ayarlama telaşı XXXXXXXXXXXX
ulaaaan! XXXXXXXXXXXX
gel artık XXXXXXXXXXXXXXXXX


myphilosoph XXXXXXXXXXXXXXXXX
çok da anlamlı değil XXXXXXXXXXXXXX


alışkanlıklar patalojisi XXXXXXXXXXXXXXX

He won 300 graces on soulstakes, some of them fade
No jambon superior stabbed him, no spades, no fake
But only did minors left some traces like sade
In his fraternal heart spread aces, acres by acres

But tomatoes hated his serenity
This, a double reality,
A pop art related red blanket thingy

Dont lasso tool me from my environnement
Dont sepia the tears from my face
Do improvise on me

But not before an audition

Space era tradition:
We welcome globalization
No way, it's falsification;
Heart's not global petit chignon
Its opal...It's addiction...

He stole heads from the corpse

The corpse had naturally as many heads as possible
He was a stalker

A soul stalker if youd like to call him
He did a big mistake

A soul mistake
He said a big lie

Tripped so high
At last he joined Lullaby
With a major L

With all the jambon superior

It was a soul lie
Soulstaken
Soulicious

Its all over
Bye

Olay nedir biliyor musun? Bu bolu dagi kendin pisir kendin ye mekanlarini bulmak icin ben 19 yasima gelmedim 6 yasimdayken de babamlar gotururdu kendimiz pisirir kendimiz yerdik. Olay ne biliyor musun? Gul patlasin cal oynasin olmak icin uyusturuculara ihtiyac duymadim sadece salyami kurutsun diye sigara ictim oysa ki en buyuk vurusturucu senmissin, uyustururmussun da. Ha-h. Peki ya savusturucu? Herkese metric - rock me



on ya da tercihen metric - the twist

Dada bir seyler yapilsa olur mu? Odev yazmakta ve emir vermekte sorunum var daha cok fikir veriyorum ben siir yazilsin, anlamsiz olsun, ayrilik olsun. Olmasa da olur, o zaman da ilham gelmedi der geceri§!

Who is he? (Circumstantial) (oh)
Why would I (do)
Hitch a ride? (the)
I can drive. (twist)
Who is she? (Circumstantial) (oh)
Why would I (do)
Hitch a ride? (the)
When I can drive. (twist)

öncelikle bu ilk ödevime katılan herkese teşekkür ederim, valla doğrusu ben eylül bi de anca kendim yazarım heralde diye düşünmüştüm ki pek güzel şeylerle karşılaştım. güzelmiş bea:)

bi de kendimizinkini yapalım bakalım:

küçükken mükemmel bir bebek olduğumu söyler herkes. devamlı gülen, fazla zırlamayan, sorun çıkarmayan vs vs... tamam, hoş bir iltifat ama bana bakıp böyle özlemli bir havada söylemeleri gerçekten can sıkıcı oluyor bir yerden sonra...
bu arada cidden çocuğunuza "biz seni çingeneden aldık, camiden bulduk" falan demeyin, deli gibi üzülürdüm ben şahsen. özellikle esmer anne baba ve abi sahibi olarak, kızıl saçlı çekik gözlü bi velet olmak çok sorgulattırdı beni. sonra büyüdük, mendeli öğrendik tabi.haha, ben küçükken sarışınmışım baskısını yapma hakkım varmış aslında ama pek gerek duymadım, zira kızıl saçlarımla dünyayı kontrol edebilirdim belki de... bağımlılık fena bişi, kurtulmak lazımdı...
2002, tiyatroda 3. senem, ödül töreninden çıkmışız yanımda pek sevdiğim dostlarım. hayatım değişmişti o yıl, ya da değişmemişti çok dert değil. çok güzeldi sadece. aradaki yıllara ait çok bir veri yok, çok da umursanası şey de yok.

aha eylül, ahah ben aha kıvanç. üçümüz bi arada olunca deli eğlenebiliyoruz. ikimiz olunca da... hatta sanırım tek başımıza da eğlenebiliyoruz ama birilerinin bunu hatırlaması lazım tekraar tekrar.
neden bilmiyorum, bu resmi çok seviyorum. nedene de gerek yok tabi, evet, yanaklarım yaklaşık 1 kg çekiyor, para verip almaya çalışanlar da olduydu. yaşlanınca ne şekilde sarkacaklar heyecanla bekliyoruz...
ne gereği vardı ki?
sondan bi önceki halim... güzel hatıralar, uyanılası ve unutulası kabuslar. güzeldi gene de.

sonra fark ettim ki ben bağımlılıklardan hoşlanmıyorum. ayrıca bedellerin ödenmesi gerektiğine inanıyorum şahsen. kendini başka bir şeyle tanımlıyorsan, o şeyden kurtulmalısın. ayrıca vileda saç tellerini almıyor, ayar oluyorum...

hava çok soğuk. bense çok mutluyum.
-----
şarkılarım:
kendime moonspell'den finisterra
neylül'e oi va voi - refugee
sana - garbage - push it
ona - lacrimosa'dan lichtgestalt
ve buna - would you?

bu gece bi rüya gördüm, hiç hoş değildi, tam hatırlamıyorum ama havuza girmek ve regl olmakla alakadar bi şeydi. çok fena çoook...

öpüyorum hepinizi, bol bol portakal suyu için.

Biliyorum hepiniz bu şarkıyı dinleyince, aaa ben bu şarkıyı çok seviyodum yahu, diyeceksiniz, nostalji olacaksınız, defalarca ve defalarca çalacaksınız. Şarkıcının adına tırt diyeceksiniz, dönemin bi anda patlayıp sönen diğer şarkıcılarına benzeteceksiniz. İndirin işte aman.

'dönemin' şarkıları XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
90'ların sonu falan XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/
radyoda dinlemek XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
everything but the girl, benefit, shivaree, mel c, total touch, mousse t, deja vu, fragma, kosheen, jennifer page, toni braxton, aaliyah falan XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

ulan o kadar yazınca üşenmiim radyoluk bi playlist suniim dedim. alın allahsızlar...ya da yukardakini indirip beyenen bunu da indirsin kısaca...

penguen sürüsündeki mor koyun olmak XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

beleşten bir gece çalmak XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

bunlar illüstre edile XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

biz fiili böyle çekiyori XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

didinin arkasında, önünde, sağında ve solunda olmak XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Kişisel tarihimin fotobiyografisini yapmam istenirse üç farklı başlıkla yapabilirim bunu ancak:

2005 yılında doğdum ben.

1-Genel Bakış

Merve ile. İzmir'de yağmurlu ve sıkıcı bi gün. Kaşlarım yok. Öss sıkıntıları.



Öss cümleten kazanılmış, Mike, Muyoş ve Tuçe tarafımdan ezilmekte, mor odamda, bol alkollü.



İstanbul'da ilk kış, Ezigyus, Bucu, Künç ile paylaşılan odada, sıkıntılı ama lakayt, umutları tükenmiş, örgülü.



Sıkıntılı, daha da umutsuz, beklentisiz, yorgun, yalnız, garsonluğu saymazsak işsiz, güçsüz. "O" gelmeden sadece birkaç hafta öncesi, mutsuzluğumun son demleri, henüz hayatın nelere vakıf olduğunu görmediğim zamanlar.



Hayatımın en güzel günleri. Çok değil bi'kaç ay evvel. Eskişehir.



2 - Modellik Tarihi


Merve'yle ilk denemeler, o çekmeyi ben poz vermeyi öğreniyorum.




İlk kez bir yabancıyla fotoğraf çalışıyorum, sonra çok iyi anlaşacağımız Serhat'la.



Egekent'te bi ev stüdyosunda, gecenin köründe, yorgun bi ben, Gizem Karakaya'nın gözünden.




Ferdi Baba'mla daha sizli bizliydik o ilk çekimde, ama Brandon'ı doğurdu o gün, bunu söylemedim ona. Fotoğrafın adı, "Male Rehearsal 07", İzmir.



Petek Anne'yle yaptığımız o çekim. Bana çok şey öğreten ve bedenimi sevdiren, pek çok konuda fikrimi değiştiren. Yüzüm hiç bu kadar açık olmamıştı.



Eda'yla, Ferdi Baba'nın evinde, projektörle.



Naz'la, Bahçeşehir stüdyosunda. Nila'yla Doğa da vardı hatta.



Erencan'ın ödevine yardım amaçlı bir fotoğraf, Beşiktaş'taki minik ve an itibariyle pis olan evimizde, odamda. Eskişehir'den yeni dönülmüş, banyoda bulaşık yıkarken aradan bunu çıkardık. Casdechute beyimizdir kucağımda bulunan.



3 - Mimi made me Lysim as you know it

"I'll give you everything", tanışma, kaynaşma, ilk çekim, 2006 yazı, İstanbul.



"Eau D'Bedroom Dancing", ikinci çekim aylar sonra gerçekleşir, arkadaşlığın temelleri de bu dönemler atılır, babaevi Etiler, 2007'ye yeni girilmiştir, kıştır.



"Life on Mars", yine bir Lysim/Brandon ve Casdechute ortak yapımı, 2007 yazı, Eskişehir yolundan bi gece evvel, Mimi'yle Oge veletlik arkadaşlıklarını öğreniyorlar sayemde, Sopranos'un temelleri atılıyor.



"Walking Zero", 2007 yazı, Elmadağ'da şahane bir evde, hastayım aslında.



"Will", 2007 yazı bi akşamüstü, pinekleyip pasta arzularken. Gerçek ben'lerden.

Bakınız: crystalwrists @ deviantart


Şarkılar...
Mimi'ye Will verelim hemen lafı geçmişken.
Eda'ya Eau D'Bedroom Dancing verelim.
Oge'ye Gimme Gimme Gimme (A Man After Midnite) verelim.
Vuzi'ye Fighter verelim.
Kendime de Summer veriyim.


Rüya.
Geçen Feyza öptü beni rüyamda.

Aseton!

Başlık içerikle alakasız olsun, bir nevi verfremdungseffekt...

Gelelim içeriğe:

1-




















Beyaz donla denize girmenin ayıp olmadığı yıllar sanırım, ya da çok ayıp etmişim necip türk milletine. Bir de saçımda tokalı fotom var ama faşist ve homofobik olduğum için onu kullanmıyorum:)

2-
işte bacım da sahnede... o zamanlar Balçova'da yalnızca bir tane fotoğraf stüdyosu var idi.

3-













80 yılların ortaları... (o dönem henüz ekşi sözlük olmadığı için "80lerde doğup doksanlarda bilmemnaapıp 2000lerde hedelöy höy" tripleri yok) ciddi bir amerikanlaşma var ama, yoksa konak'ta kıytırık bir mahallede neden doğumgünü partisi yapılsın ki?


4-









Partinin yerini şaşırdım. İçimde zannettim, dışımdaymış.

5-


bek tu dı fiyuçır.. mekanın adını anımsayamadım, alsancakta bir yer.

Ş a r k ı l a r a

g e l e l i m

1-pinhani'ni vokalcisi için, ezginin günlüğü'nden aşk bitti. türkçenin düzgün kullanıldığında neye benzediğini görmesi umuduyla..

2-eylül için, hande yener'den romeo. içimden geldi, değerini bil.

3-recep tayyip erdoğan için, interpol'den evil. çok hoşuna gideceğinden eminim.

4-zekeriya beyaz için, yolgezer'den refika.

5-kendim için, manhattan transfer'den the offbeat of avenues.

not: rüya görmüyorum.

Varan 1

black20 adinda garip bir sitenin new york karargahli bir seyler yaratma fasilitesi olan sirket oldugunu ve de net_work adli seri'nin dehsetengiz derecede felsefi bulundugunu belirten II. Tchukalkan vahsice kabilesi tarafindan cannibalize edildi.

Olayin merkezinde yer alan yakisikli david price the middle show'un olayla alakasi olmadigini belirtmesine ragmen net_work ekibi bu vahsetin onlarla alakali olabilecegini belirtti. Ep 23 percussion eruption'da verilen tribal primitif davranis ornekleri butunu toplulugun narin modernizasyonunu yeniden sekillendirmis olabilecegini belirten antropologlar cesitli csi new york siyantifik polisleri arastirmalara devam etmekte. Olayin cekirdegine kendini koymus olan www.black20.com buuzun suredir hakettigi reklam karsisinda cok yerinde bir basin aciklamasi vererek

"there's nothing as bad publicity!" dedi.



Yukaridaki alintida ise guncel sosyal fenomenlerden cloth related death ana basliginin alti bir guzel cizilerek yardiriyor.



Pigeon Circles fenomenini benimseyen organik aztek kabilesi ise bu oyunu ulusal oyun haline getirme calismalarina son hizla devam etmekte. David Price ise oh my god dedirttirecek derecede seker.

Kisacasi yardir!

Varan II

Overheard in XX fenomeni. Daily quotes ve de insan prototiplerinin memduh sevket esendal tarzi yansitildigi bir siteler dizisi olmakla beraber globally yardiriyor. Aslinda quote vermeye megilli ve de gundelik konusmalari kreatif katsayisi yuksek olan sitedaslarimiz icin yeni projelerin dogusunu da tetikleyebilir. Let's have a quotes day diyerek oncelikle linkleri veriyoruz sonrasinda ise kendi usulumuzde overheard ceviriyoruz.








altvaran 1; Overweight black ghetto teen: For some reason I like reading books about drugs, 'cuz I don't got too much weed.

altvaran 2; Trendy young woman: I was sent here on, like, a mission...

Wells Fargo downtown bank, Skyway level

altvaran 3; Blonde Coworker from Alabama: I like Mexicans, their children are always so well-behaved in laundromats.

altvaran 4; Drunken hot girl: So, I tried to take a picture but the shutter is stuck.

Dude: Tried?

Drunken hot girl: Yeah, I tried.

Dude: Do, or do not... there is no try.

Drunken hot girl: Wow! That's good. Who said that? Shakespeare?

Dude: (shaking head) No. Yoda.

Drunken hot girl: Really? Well, Shakespeare, Yoda, same thing.

varan 3: Quotic

"abi ilcemizin chat'i var." by xeno

"koyumu buldum" by xeno

"ataturk'u blurlemeyin!" by didi

"istanbul'un tsunami tarihi" by yasar celep

"Marmara'da ancak tsunamicik olur" ibid.

"Tsunami Generation" ibid.

"let's make love and listen to ravi shankar from above!"

"bizi meshur edip hayatimizi bile kurtarabilir hani 301 den cezaya carptiriliiz avrupa bize kucak açar falan"

"korkuorm abi tek basima bilgisayar oyunundan" by xeno

"korkuorm, abi bana çoban lazim boyle gutcek beni" by xeno

"ondan sora bakkaldan sakız almıstım" by su

"casdechute: hnn neden punk? cehenneme gitmeden melekler bu soruyu sana sorucak: eeeey su neden punk?
su: ehuehueheue
casdechute: baban da mi punk'ti, odip mi yasiyorsun?"

Gençler Mülksüzler'i açın, güzel program var: Facebook: Yeni Panoptikonlar ve Denetim Toplumu



Degiskendim ve de karanliklardan cikmaz, cesitli kimlik sorunlari yasar oturur rituel falan yapardim. Ekstrem depresif oldum mu tartisilir ama tek gercek cok karakterliydim. Ondan dolayi keep your distance - amon tobin kendime armagan olsun?





sonra cengaverimsi bir seyler oldu bana, efsanevi bisiler yasadim yuzum isik gordu, ozguven yerine geldi boyle pozlar vermeye basladim. O donemlerde evergreens' idim. Simdi casdechute oldum. Evergreens' icin. . .





Ben, ben olmadan once ve olduktan sonra benligimin buyuk parcasi na iste bu erkeklere bagli oldu. Onlar bendiler. Ruyalarimda besledigim erkeklerime. . .





fransa'da lucarne cekti bu resmi edoliedola da oradaydi, o donemki ben icin cok uygun geliyor nedense. Kararli kas yapisina dikkatinizi cekerim, gelecege sert bakislar ama bir o kadar da yumusak altmetinlerle bakiyor. Korkuyor? Korkmuyor? Gelecegime. . .





annem sen sapiksin dedi. hakliydi da. tersten buyudun sen evladim derdi. yine hakliydi. Ben de bu kadar hakli olan bir kadina benzemeye calismis olabilirim. . . Anneme. . .





Sonra boyle abuk pozlara girdim. Kitaplar neyin, ojeler, aseton falan. Hayatin ozunde bu vardi, dumura ugrayip kalmak ise kalici bir haldi. Aynen dususun, dusme eyleminin de kalici bir durum oldugu gibi. Bir kere abuk oldun mu. . . Abuk pozlara. . .

Flash flash; "Uzun süredir rahatsız olan ve evinde bakılan Saniye Çoban`ın (bugün) 20.03.2007`de evinde yedisi yapılarak mevlüt okutulacaktır!"

Son dakika haberi; "korubabaya su geldi!"

"adem parlar evleniyor"
bu bi haber.
anladın mı?

koyde kac kisi usd ve euro kurlarini bilme ihtiyaci duyuyor? USD ile bu koyluler ne yapiyor? Enteraktif koy CHAT hizmeti koy kahvesinin yerini tutabilecek mi? Kac koylu duzenli olarak bu siteye giriyor? PEKI bu haberlere puanlari kim veriyor? Neden veriyor?

malatya arapgir çakırsu köyü web sitesi

kafa sesi: ulan taşak geçtiğimizi görseler nasıl sikerler ha.. korktum bunlardan ben içten içe.

Bu sanat hayatı denen nane her istenilen anda başlatılabiliyor sanırsam. Yani diyorum ki bunu başlatmak için bir bok yemeye gerek yok; en azından görünen o.

Fatih Erkoç'tan bahsediyorum. Tek artısı iyi bir enstrümanist olması. E iyi de gerisi? Tıss...
Adam 20. sanat yılını kutluyormuş, neyle kutluyor peki? Ellerim Bomboş adlı trişka eseriyle. Şimdi adama sormazlar mı, "Peki birader sen bu sanat hayatına hangi şarkıyla başladın?" Adam Ellerim Bomboş ile başladı, onunla ekmek yedi, şimdi 20. sanat yılını da aynı şarkının remiksiyle kutluyor.

Demek ki garibanın elleri hakikaten bomboş.

Hayır sıkıntı şu: Ellerim Bomboş gerçek anlamda bir klasik olsa eyvallah, ama o da değil. Şarkı bariz biçimde ucuz pop prodüksiyon kokuyor. Hiçbir anlam ifade etmiyor. E bu durumda dinleyenlerin de elleri bomboş.

"Fatih'in İstanbul'u sıktığı yaştasın hocam, bırak bu sevdayı, vazgeç müzikten!"

Not: Son eleştirime makul cevaplar yazarak beni mutlu eden kimseler, bu notum size:
1-Müslüm Gürses gerçekten de kötü bir müzisyen, 3-5 komik cover yapması ya da sevimli olması onu bizden yapmıyor. O adam hala kendisini jiletleyen, kavga çıkarmak için fırsat kollayan, şehir hayatına uyum sağlayamamış bir grup "kardelen" dinleyici kitlesine ait. 35 sene insanların yaşama sevincini ellerinden alan eserlerle piyasaya hitap ettikten sonra 3-5 sevimlilikle kendisini kabul etmemiz mümkün değil. Kıro dediğimiz şeyler hala kıro olarak yaşamaya devam ediyorlar. Bizi güldürmeleri onları non-kıro yapmıyor :) Ayrıca Müslüm Gürses, soyadına inat, yarım oktavlık bir ses aralığının adamı, nasıl beğenilebilir ki?!?
2-Aysel Gürel Ünzile'yi yazmış olabilir, doğrudur. Hatta utanmadan 1945'i de yazmıştır. İşte tam bu yüzden Türkiye'nin en kötü şarkı sözü yazarıdır. Çünkü bunların üstüne, geldiği noktada kalmayı sindiremeyip Ballı Lokma Tatlısı seviyesine düşmüştür. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Hani bir dönem Türk Sinemasının ünlü isimlerinin, "Ne yapalım, seyirci bizim porno filmlerde oynamamızı istiyor, her şey halk için." demesine... Seyirci sen neyi verirsen onu alır. Bülent Ortaçgil'ler, Fikret Kızılok'lar, Ferhan Şensoy'lay, Tarık Akan'lar neden halk dalkavukluğu yapıp ucuz prodüksiyon adamı olmadılar? Neden kendi dillerini korudular peki? Demek ki her zaman halka istediğini vermiyormuşuz! Aysel Gürel'in bu son dönem embesil şarkı sözlerini yazarken hiçbir bahanesi yok, çok muhtaçsqa başka meslek yapabilir, ki muhtaç durumda olmadığını biliyoruz. E, eskilerin dokunulmamış, tertemiz, akıllarda yer etmiş şarkılarına imza atmış olarak kalmak varken bir takım embesil işlere imza atıyorsa o halde bu kişi için gönül rahatlığıyla "kötü şarkı sözü yazarı" diyebilirim. En azından ben diyorum, ve bu sebeplerle diyorum. Sizi bilemem, sizin hayatınız sizin hayatınızdır.
Sevgiler,
kaANILgaz

Bir bıçakla rüzgar sokarım içime...
Tokalarımı posta kutularına atacağım. Bir kalkabilsem ayağa, yani sabah olunca... Yüzünün tamını hazırla, bütün kuşlar havalanacak. İçlerinden 'o' olan kuş mektubumu kapıp kaçacak. Gökyüzünde bir arya 'Arya besk'. Çiçeksiz, renksiz, sessiz betonların arasına düşecek. Diyecek ki; insan hayatta bir kez ölür arkadaşım. Bir kez orgazm olur, bir kez yemek yer, bir kez güler, bir kez ülkesiz kalır, bir kez sadece bir kez aşık olur ve sadece bir kez acı çeker... Dilini konuşmak istiyorsan, seni bekliyorum.

Gelmeyesin sakın. Yalan çünkü yazılanlar. Ben beklerim, bekliyorum. Sadece gelmeni, gelmeyi istemeni. Varmanı değil. Gelme sakın. Gelirsen ben olmam burda.
Rüzgarlarım var sadece. dokunulmasın isterim.
Ben severim, özlerim, beklerim ama sen gelme.
Geldiğinde hiçbir şey gerçek kalmayacak.
Oturmuş içimi yalayan bir sığınak kusuyorum. Baştan beri yalancıyım, bak ölüme bile inandım.

Olur ya hani. Belirsizlik güzeldir, iç gıcıklar.
Sorularınla beynine kıymıklar batırır durursun.
Mutlusundur.
Adı konduğunda hepsinin göç edeceğini bilirsin.

O an dursaydım. Sen tam kafanı hafif sağa yatırıp tebessüm ettiğinde.
Bana bakmıyorken. Gözlerinden sevdiğin kadın akıp giderken.
Dursaydım. Masadan bardağımı kaldırırken. Bardağımı hep havada tutsaydım.
Dondurabilir miydim zamanı?
Kolumu ne kadar bu şekilde tutabilirim bilmiyorum.
Sana hiç dokunamayacağımı bilerek, sesini duyamayacağımı.
Ama tebessüm ediyorsun, nadirdir, ve gözlerinde sevdiğin kadın.

Bardağım dudaklarıma vardığında senin postakutunda bir toka olacak.
Lastiği gevşemiş, soluk renkli.
Sinirine dokunan.
Toplamazsan olmaz, toplasan gerektiği kadar kavramaz.

En iyisi bardağı hiç kıpırdatmamam.
Sen gelme. Ben bekliyorum.

fotorafların her biri, sırasıyla; babam, annem, ben, dila ve eylül tarafından; ve her bir şarkı o fotorafı çeken kişiye, o fotorafa, ya da fotorafa ait herhangi bir dinamiğe adanmıştır.




onun gözündeki eda orada kaldı. kuzeninin doğmasını beklerken hastane bahçesinde "merak eden, soran eda". blackbird benim ninnimdi.



bu fotorafın burda olmasının iki sebebi var. birincisi, o zamanlar bütün fotoraflarımı çeken kişinin babam olmsı dolayısıyla annemin "bunu ben çektim" diyebildiği tek fotorafım olması, diğeriyse, tabii ki, hayatımın en büyük ironisi oluşu.

Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket

10 yaşındaki ben'in elinden. aynı oda, aynı masa, aynı kapı...



(buraya koymayı düşündüğüm diğer resim ve müziklerin halka açık olmaması dolayısıyla böyleeğlenceli bişey çıktı ortaya)
saçlarıma ilk yeşiller düşmüşken. "supercalifragilisticexpialidocious" diyebilen tek kişiyim tanıdığım; bir de death var, neil ilk bizi tanıştırdığında.



çok yorgunduk.
büyüdük.

Fotoğraflar:


Bu fotoğrafı ben de yeni keşfettim, renkler beni benden aldı götürdü adeta sayın kişiler. Sağ alt köşedeki iki kişi, soldan sağa ben ve abim.



İlkokula başlarken. Ailemin evinde buzdolabının üzerinde duran fotoğrafım budur.



Üniversite yıllarımdan bir enstantane güzel okurlar. Arada geçen yıllarda bir takım dövmeler eklenmiş, saçlar farklı farklı renklere boyanmaya başlanmış gördüğünüz gibi. Arkadaki duvar, o zamanki odamın ahşap paravanıydı ve paravanı cetvelle çizerek bir günde boyamıştım.



Beni tanıyıp da bu halimi bilmeyen yoktur pek. Bilmeyen de öğrensin diye koyulmuş manasız ve sivilceli bir resim.




Eski sevgilimle çekilen nadir fotoğraflarımdan biri. Kendisini ifşa etmemek adına yüzüne bir çarpı koydum açıkça belli olduğu gibi.



Son halim. İki cümle olsun diye yazıyorum bunu.



Şarkılar:

Kendime: Buffy the Vampire Slayer/Once More, With Feeling OST - Something to Sing About

İleride yatacağım tüm insanlara: Boyskout - Back to Bed

Bugün konuşanlara da 3 şarkı olsun yormayın beni:

Rasputina - Howard Hughes
Alesana - Ambrosia
Jack Off Jill - Vivica


Rüya:

Son aylarda tema olarak sık gördüğüm barışma girişimi ve bu girişimin yürümemesi rüyasını gördüm dün yine. Rüyalarım bile dandikleşti kaç aydır.


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır