dp ve chp naçizane keyiflenme alanlarımız olan deviantart, last.fm ve youtube'dan çekilsin! hayır hiçbişi diilse bile, bildiğin sosyal kuşatma altına girip ambale oluyo genç beyinler. tamam isviçreli bilim adamları youtube aptallaştırıyor dedi, biliyorum, ama o kadar da değil be kardeşim. oldu olucak parti şarkılarınızı last.fm'de "skroplatın". hatta grup açın, seçim anketleriniz daha bi doğru olur en azından. deviant'ta zaten gençparti diye account var, resim koyun demiyorum bile.

ibrahim tatlıses'ten de ne güzel "kadın(?!) ve aileden sorumlu bakan" olur ha...

başka birisine hediye edilen şarkıyı çaldım ...


aşk tribine bağladım...

mini hipnoz köşesine bakarsak da görebiliriz ki, şirin şeker suskun bir çocuk...
gelip...
kendine aşık edebiliyor sizi.

anlamıyorum.
benim hediyem olacakmış.

brandon da istediğim uzuvlarını paketlerle yollacakmış...

o benim 2 aylık ilişkilerimden olmayacakmış...

beni seviyormuş.

her zaman aklındaymışım.

yanındayken öpemiyormuş, yanındayken sarılamıyor.

duyguları dışarısına yansıtarak yaşamak yani exofeel ( exosentir )
ve de benim içimdeki kaos yani endochaos ( endochaos )

tetraexquis : dört dalda birden tatlı olabilenin sıfatı
amant: sevgili

tetraexquis amant exosens-tu mon endochaos ?

bilmiyor.

izmir'de, pembemsi bir mor renkte olan odamda yatak pencerenin önündeydi. annemin özenerek seçtiği perde sabahları rüzgarla hareketlenerek yüzümü gıdıklardı, yine de öğlen sıcağına dek uyanmazdım. uyandığımda çalan müzik her ne olursa olsun gülümsetmeyi başarırdı beni; perdenin hareketi, duvarların kokusu, içeriye dolan müzik virtual bir mutluluk oyununun simülakrları gibiydi. tembellik sınırlarını aşan bir biçimde gözlerim açık yatmaya devam ederdim. akşamüstü olurdu, içeriden zeytinyağlı dolmanın kokusu gelirdi, anneme bi paket 2001 almaya çıkardım.

keşke şu yaz ortasında "benim" diyebileceğim bir odam olsa. miyet, hoşgeldin. bu da 2. hediyen. (1.si brandonmolly'de, sanırım görmedin, ilk comment hediyesi, bi bak derim :) )

s'hey XXXXXXXXXXXX
fransız sokağında gidebileceğim bi yer açıldı sonunda negsel XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/
bar programı yapıp para mı kazansam düşünceleri XXXXXXXXXXXXXXXXX
tuhaffiye hanımın ilk entrisini kıskanmak XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
bu kadar da olmaz canım! demek XXXXXXXXXXXXXXXXX/
tuhaffiye'yi çocuğumun fahriye teyzesi ilan etmek XXXXXXXXXXXXXX
hem de molly'nin onayını almadan XXXXXXXXXXXX
tuhaffiye'nin ilk post hediyesi XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

asi

bugün konuşanlar bugün konuşanlardır , yarın konuşanlar ise yarın konuşacaklar. dün konuşanlarsa konuştular ve bitti. bugüne bak diyor bu blog. geçmişte sıkışıp kalma hayalperest olup anı mahvetme. ne demiş şair yaşandı bitti saygısızca aldatmanın tadına varınca. en sevdiğim klip o. bi gün bi motosikletim olucak ve arkama sevgilimi oturtucam. birim!

(merhaba ben geldim yazısı)

Benim gibi kararsızlar için bir küçük robot olmalı, böyle nerede akşam yemeği yesek sorusunun cevabı olarak böyle bir sürü ilginç şey önermeli, sonra kendi kararsızlığım yerine robotu suçlarım ne güzel.

Nouvelle Vague'ın La Petite Fille De La Mer (Ft. Vangelis)'ini dinliyorum, çok böyle yatağa kıvrılıp, dışarıyı seyredesim, birşey yapmayasım geldi.

rır.

Sabah öğlene karıştı misali...

Babam evden gitsin ben bu evde parti yapıcam misali...

Herkesi bu evden kovmak istiyorum...

Alper gelsin istiyorum...

Yine kalp atışları, ben gidince beni unutacak di mi?

Ben de brükselli adamlarla olacağım di mi?

Tanrım, sonra Fransa'da okuyamayıp geri dönücem di mi buralara?

Sonra evimde dantel örebilirim...

Öğrenmem lazım önce.

Ev günün yüzde sekseni boş.
Dolayısıyla ben de boş.

Ne yapacaığımı bilmeden kendimi dışarıya atayım mı yine?

Nerelerde kalacağımı umursamadan?

insanlara güveneyim mi yine?

favori bir tabirle: sikerler.

... kaçışganlar.

bi mogwai, iki mono, azıcık da piano magic ne uyku bırakır ne beden uyuşukluğu!

kahvenin yanında servis ediniz.

enerjisiz bırakan rüyalar XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
işe geç kalma korkusu XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/
sabah sabah şunu yazmak XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/
mor ve ötesi "cücük sevgilim"in rifflerini mono'nun "16.12"sinden çalmış delicesine XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX/

gecesizler.

—Helena, where is life?
—I just can’t tell, it’s some where around here… but as it is already dark and blurry all around this place, I just can’t tell…
—Helena, will these wounds recover?
—I don’t doubt that but you should get your sleep first…

It was all that easy for me to discover what really was hidden beneath those layers of life: just go and ask Helena. Get straightforward answers from her. Go to bed. Forget those answers as you sleep. The next thing I know, it was always the morning that followed my night. Was it the same for you? But I doubt that it is the same way for everyone in this world. At least… for Helena… things were different. Time as a matter of fact never did touch her skin once. As the ones got old and as things changed, Helena just remained. Intact. She was unbelievably alive within me. I ain’t no dreamer, nor do I have some ghost haunting me at nights. Helena is just there. Giving straightforward answers. Telling me to go to bed.

—And Helena?
—Yes…
—Will you go away?
—I will remain my child.


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır