az önce kadıköy'e gittim. sonra geri döndüm.
"lütfen bu gece eve git" dedi, "tamam" dedim. sesimin nasıl ifadesiz olduğuna kendim de şaştım. bazı hataların bedelini ödeyebilmek için ufak bir deniz-aşırı seyahat gerekiyor (mu?). kadıköy'de dolmuştan indiği gibi "abi, taksim bu araba mı?" diye soran oldu mu başka?

Günlerdir yurdumuzu etkisi altına alan soğuk hava dalgasının etkisiyle, beynimin sorumluluk hissiyatını harekete geçiren sinaps güzergahı ulaşıma kapandı ve ben bugün işe gitmedim sevgili blog. Dün de soğuktu ve hatırlıyosan gün boyu aralıksız tipi şeklinde yağan kar yüzünden yollar buz tutmuş, birkaç meczup şoför “ Çocukluğumu geri verin bana leeeyn !! ” nidaları atarak E-5’ i çarpışan arabalar pistine çevirmişti. Aç susuz, dondurucu soğukta yaklaşık 1 saat o otobüsün içinde beklemiş ve hatta acınası halime binaen gözlerimden dökülen bir iki damlacık yaş da yarı yolunda, buruncuğumun kenarında donuvermişti. Eve vardığımda bardaklar dolusu kaynar çaylar, salepler içmiş, ayakcıklarıma 3 kat yün çoraplar giymiş, üzerime de çift yorgan örtüp yanı başımdaki kalorifere sımsıkı sarılıp uyumuştum. Ve bu sabah gözlerimi açıp saate baktığımda biran önce yataktan kalkmam gerektiğini fark etmiş, başımı yastıktan kaldırmaya yeltenmiş fekat becerememiştim. Zira gece yarısı, gün boyu yediğim soğuktan nasiplenip grip olmuş, tıkanan burun deliklerim nedeniyle ağzımı kocaman açıp öyle uyumuştum. Böylece , Çelebi ‘ nin damdan dama atlarken donan kedisinden sonra en uç, en olağanüstü donma öykülerinden birinin kahramanı olmuştum. Ağzımdan yastığa doğru coşkun bir şelale gibi dökülen salyalarım havada donuvermişti !

3 kulhu vallahu bi elhem okudum ve hızla başımı kaldırdım yastıktan. Çok şükür kopma noktası benim tarafımda değil de yastık tarafından olmuştu ki halen daha üst tarafa biraz kollajen enjekte edilse sexy denebilecek dudaklara sahibim.

Güne böyle bir mucize ve musibetle başladıktan sonra yorganı kaldırdığım ilk anda korkunç bir ürperti ve titreme sardı bedenimi. Kar yağışı durmuş, Arap yarımadasından gelen “ Allahu ekber, yatta geber ” adlı soğuk hava dalgası bir anda yurdumuzun üstüne uğursuz bir lanet gibi çökmüştü. Elimde olmadan, soğuğun etkisiyle ayaküstü kısa bir breakdance performansı sergiledim ve dalganın dediğini yaptım ; geberip geri yattım yatağa. Bu halde işe gidemezdim çünkü birincisi ; ölmek için çok gençtim - işini gençlere kaptırmamak için yırtınan onca teyzeler amcalar vardı işyerinde, işte onlara bir fırsat veriyordum - , ikincisi ; yılların hımbılı olarak, işe gitmeye çalışırken mefta olmayı kendime yakıştıramamıştım. İllaki olacaksa, boş boş yatarken gebermek başarılarla dolu hımbıllık kariyerim için şık bir final olurdu.

İşte bu yüzden burda, 2 kat yorganın altında kendime kurduğum çadırdan sana yazıyorum blogcum. Yazarken parmaklarımın titremesine, dişlerimin aralıksız suretle birbirine vurmasına engel olamıyorum, ayaklarım giydiğim üç kat çoraba rağmen buz kesmiş durumda. Bazı bazı aşşaadan yukarlara doğru Meksika dalgası şeklinde ilerleyen bi üşüme hissi bastırıyor ve sarsılıyorum.

Günlerdir son 70 yılın soğuk hava rekorları ardarda kırılıyor. Kendini evlerine hapsetmiş halk, semtindeki süpermarketleri talan etmiş durumda. Şuan evimizin balkonunda olası kıtlık ve iç savaş tehlikelerine karşın 3 aylık noodle, tortellini, eti cin ( çilekli ), eti cici bebe ( muzlu ), paket paket süt ve kan şekerimizi dengelemek üzere bir takım çikolata çeşitleri ( kinder bueno, nesquik, toblerone, lila pause… vs ) stoklamış durumdayız. Ayrıca belirtmeliyim ki yatağımın altında kilolarca kestane de hali hazırda gizli gizli pişirilip yenmek üzere bekletilmektedir.

Şimdi soğuktan yarı donmuş halde kristalleşen bedenlerimizi bir odaya hapsedip biraz olsun ısınabilmek ümidiyle ev ahalisinin yanına gidiyorum sevgili blog. Bir an önce havalar ısınsın da kızgın güneşin altında pelte pelte olalım, eriyelim, birbirimize yapışıp “ ıııyk vıcık vıcık terlemişsin be, defool !!! ” diye azarlayalım, azarlanalım istiyorum, günde 2 defa duş alıp iflah olmayalım, lamborghini çıkacak umuduyla yüzlerce magnum yiyelim, bronzlaşalım, yazlıklarda çekirdek çıtlayıp okey oynayalım, ist.da giyemediğimiz minileri, veremediğimiz dekolteleri yazlık mekanlarda sergileyelim, rahatlayalım işalah di mi blogcum ? Bu arada bu soğukta bir de genel seçim yaptılar, yurdumun tepesinde kocaman bi ampül yaktılar, hadi hayırlı olsun, deniz baykal davul olsun diyip seni sevgiyle kucaklar ve kaçarım.

Unutmadan sana bir tavsiyem olacak sevgili blog ; azcık hareketlen, kıpırdan yoksa donacaksın. Günlerdir bıraktığım yerdesin, üstünü bile değiştirmemişsin.. aynı kasvetli, lacivert elbise… bi silkelen kendine gel olur mu canım ?

Yine gelicem… O zamana kadar hoşça kal şeker…


 

Bugün Konuşanlar | Kollektif Beyin Boşaltma Saçmalama Saçmalatma Çarpma Çarpılma Çarpılama Alanı | 2007-2009 | Tüm Hakları Çamaşır Dolabının Çorap Çekmecesinde Saklıdır